Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Terörsüz Türkiye Komisyonu, yıllardır süren mücadelenin yeni bir sayfası. Ancak bu sayfa, sadece güvenlik operasyonlarıyla değil; toplumsal barış, ekonomik kalkınma ve ortak akılla yazılmalı.

Türkiye, terörle mücadelede onlarca yılın tecrübesine, acısına ve bedeline sahip bir ülke. Bu topraklar, nice gencini, nice masumunu şehit verdi. Ve şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Terörsüz Türkiye Komisyonu” ile yeni bir dönemden söz ediliyor.

Erdoğan, bu adımı “psikolojik eşik” olarak nitelendiriyor. Bu önemli, çünkü terörle mücadelede sadece sahadaki kazanımlar değil, toplumun güven duygusunu yeniden kazanması da hayati. İnsanların “Artık bitti” diyebilmesi, en az bir operasyon kadar stratejik bir başarıdır.

Peki bu komisyon ne yapmalı? Öncelikle, terörü yalnızca dağda veya sınır hattında bitirmeye odaklanmamalı. Şehirde, okulda, sosyal medyada, hatta zihinlerde var olan terör iklimini de ortadan kaldıracak projeler geliştirmeli. Bölgesel kalkınma, gençlere istihdam, kültürel diyalog ve eğitim yatırımları, silah kadar etkili birer araçtır.

Uluslararası boyut da unutulmamalı. Terör, sınır tanımaz bir tehdit. Finans kaynakları, propaganda ağları ve lojistik hatları kesilmeden tam bir çözüm mümkün değil. Burada diplomasinin, istihbarat paylaşımının ve ekonomik yaptırımların önemi büyük.

“Terörsüz Türkiye” kulağa umut verici geliyor. Fakat eğer bu, yalnızca bir slogan olarak kalırsa, hayal kırıklığı kaçınılmaz olur. Komisyon, bürokrasiye takılmadan, kısa vadeli siyasi hesaplardan bağımsız, somut ve kalıcı adımlar atmalı.

Çünkü terörün bittiği bir Türkiye, sadece bugünü değil; yarını, çocuklarımızın geleceğini güvence altına alacak. Ve belki o zaman, “Bu ülke artık gerçekten huzurun ülkesi” diyebiliriz.