Yıl 1929. Genç Türkiye Cumhuriyeti, Topkapı Sarayı'nın asırlık koridorlarını halka açmaya hazırlanırken, hummalı bir envanter çalışması yürütülüyordu. Bu rutin tasnif sırasında, tozlu bir rafın ardında unutulmuş ceylan derisi üzerine çizilmiş bir harita parçası, dünya tarihini değiştirecek bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu, Osmanlı'nın büyük kaptanı Piri Reis'in 1513 tarihli eseriydi ve üzerinde, modern bilimin bile açıklamada zorlandığı bir sırrı barındırıyordu.

Haritadaki çizimler, döneminin çok ötesinde bir coğrafi bilgiye mi dayanıyordu? Yoksa bu sadece bir haritacılık hatası mıydı? Bu sorular, Piri Reis'in haritasını bir tarih belgesi olmaktan çıkarıp, komplo teorileri ve bilimsel makalelerin odağındaki bir fenomene dönüştürdü.

Tarih Öncesi Medeniyet Teorisi: Buzlarla Kaplı Olmayan Antarktika

Haritanın yarattığı en büyük deprem, güney ucundaki kara parçasının keşfiyle başladı. 1960'larda Profesör Charles Hapgood, bu çizimin Antarktika kıtasının buzlar altındaki sahil şeridini, yani kıtanın milyonlarca yıl önceki "buzsuz halini" gösterdiğini iddia etti. Bu teori, bilinen tarih anlatısını temelden sarsıyordu, çünkü tek bir anlama geliyordu: Piri Reis'in kullandığı kaynak haritalardan biri, Antarktika buzla kaplanmadan önce, yani tarih öncesi bir çağda, son derece gelişmiş bir medeniyet tarafından çizilmiş olmalıydı.

Murat Çalık’ın Hastane Süreci Sonuçlandı, Ailesi Hastane Önünde Fenalaştı
Murat Çalık’ın Hastane Süreci Sonuçlandı, Ailesi Hastane Önünde Fenalaştı
İçeriği Görüntüle

Bu iddia, "kayıp uygarlık" ve "alternatif tarih" teorilerini alevlendirdi. Piri Reis, farkında olmadan, insanlığın unutulmuş geçmişine açılan bir kapıyı mı aralamıştı? Bu kara parçasının Antarktika'nın buz altı topoğrafyasıyla olan esrarengiz benzerliği, bu teoriyi savunanların en güçlü kanıtı olmaya devam ediyor.

Bilim Dünyasının Cevabı: Güney Amerika Kıyıları ve 'Terra Australis'

Ana akım tarihçiler ve kartograflar ise bu sansasyonel iddiaya daha temkinli yaklaşıyor. Onlara göre haritanın alt kısmındaki çizimin daha mantıklı açıklamaları var. En yaygın kabul gören teori, bu kara parçasının aslında Güney Amerika'nın o dönemde henüz tam keşfedilmemiş kıyılarının, haritacının hayal gücüyle güneye doğru bükülerek ve bozularak parşömene sığdırılmış bir versiyonu olduğudur. Erken dönem haritalarında bu tür coğrafi deformasyonlar oldukça yaygındı.

Bir diğer güçlü olasılık ise, bu çizimin o dönemde varlığına inanılan efsanevi güney kıtası, yani "Terra Australis Incognita" (Bilinmeyen Güney Toprakları) efsanesinin bir yansıması olduğudur. Bu mantıksal açıklamalara rağmen, Piri Reis'in haritasındaki o esrarengiz çizim, bilim dünyasını ve meraklıları meşgul etmeye devam ediyor.

Kolomb'un Kayıp Haritası: Piri Reis'in Eşsiz Kaynakları

Tartışmalar ne olursa olsun, haritanın tarihi değeri paha biçilmezdir. Piri Reis, haritanın kenar notlarında, bu eseri hazırlarken aralarında Kristof Kolomb'a ait bir haritanın da bulunduğu yaklaşık 20 farklı kaynaktan yararlandığını açıkça belirtmiştir. Kolomb'un Amerika keşiflerinde kullandığı orijinal haritalar bugün kayıptır. Bu durum, Piri Reis'in haritasını, kayıp bir tarihi bilginin günümüze ulaşan tek kopyası haline getirerek onun önemini daha da artırmaktadır.

Piri Reis'in haritası, bu yüzden sadece bir coğrafi çizim değil; hem bilinen tarihin sağlam bir belgesi hem de bilinmeyen tarihin kışkırtıcı bir gizemidir.

Muhabir: Haber Merkezi