[email protected]

Yeni eğitim ve öğretim yılı başladı. Okul öncesi, ilk ve orta öğretim toplam yirmi milyondan fazla öğrenci, bir milyon iki yüz bin öğretmenle başladı.

Beş yüz bin atanmamış öğretmen atanma beklerken, okullara imam atanıyor.

Müfredatın içi bilimsel konulardan boşaltılarak, dinsel konulara daha fazla ağırlık verildi ve eğitim tamamen dinselleştirildi.

Orta öğretimde din kültürü ders saati sayısı on sekize çıkarıldı.

Orta öğretim kurumlarında İmam Hatip Liseleri ağırlıkta iken, şimdi bütün orta öğretim kurumları neredeyse İmam Hatibe dönüştürüldü.

Eğitim öğretimde, bilimsel eğitimin yerini dini eğitimi aldı.

Eğitimi bu duruma getiren yetkililerin çocukları veya torunları ise, yabancı okullarda daha bilimsel ve kaliteli eğitim alıyor.

Dini eğitime öncelik verip de bilim ve teknolojide kalkınan bir tane ülke yoktur.

Ülkemizde eğitimin ne kadar kaliteli veya kalitesiz olduğunu gösteren örnekler:

Orta öğretim öğrencilerinin %66'sı, Türkçe okuduğu bir metni tam olarak anlayamıyor. Anadil eğitimi konusunda yetersizlik çok fazladır.

Yüksek eğitim daha da berbat durumda.

Yine yapılan araştırmalara göre, yüksekokul öğrencilerinin %70'e yakını dört işlem problemini tanımıyor ve doğru dürüst bir makama başvuru dilekçesi bile yazamıyor.

Bunları da Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri açıklıyor.

Normalde bu konular ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıflarda verilir.

Eğitim öğretim çağındaki yedi yüz yirmi bin çocuk, okula gidemiyor ev ekonomisine katkı sağlamak için çalışıyor.

Öğrencilerin dilimize ne derece hakim olduğunu belirtmek için başka bir örnek:

Ülkemizde çocuklarımızın 12-13 yaş grubunda olanların, günlük dertlerini ifade etmek için kullandıkları sözcük türü sayısı altı yedi yüz dolayındadır.

Almanya, Japonya, İsveç, Fransa gibi gelişmiş ülkelerdeki aynı yaş grubuna mensup çocukların ise kendilerini ifade etmek için kullandıkları sözcük türü sayısı bin iki yüz ile bin üç yüz dolayındadır.

Okunan kitap açısından bakalım.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına okunan kitap sayısı ortalama 30 dolayında. Kişi başına okunan kitap sayısı ülkemizde maalesef çok düşüktür. Altı kişiye bir kitap düşüyor.

Gelişmiş ülke insanı, bizden yüz seksen kat daha fazla okuyor.

Öğretmen olarak yurt dışında kaldığım sıralardaydı. Dil konusunu daha iyice geliştirememiştim, Trenle yolculuk yaparken herkes elinde bir şeyler okuyor ben de trenin penceresinde sağa sola bakardım. Dil öğreniminde bu durum beni teşvik etti. Derslerine ortaokul öğrencilerinin okulunda müdür arkadaşla görüştüm. Fransızca derslerini dilimi geliştirmek için izleme istediğimi söyledim. O da olur verdi. Bir eğitim ve öğretim yılı boyunca öğrencilerin sınıfında hafta da birkaç saat ders izledim ve dilimi biraz daha geliştirdim.

Günlük gazete baskı sayısı açısından bakarsak, durum daha da vahimdir.

Üç veya dört ilde okunan bölgesel bir gazetenin günlük satışı üç yüz binden fazlaydı.

Ülkemizde ulusal baskı yapan kaç gazetenin günlük satışı bu kadar var?

Bizde eğitime öğrenci başına devletin harcadığı para beş bin doların altındadır.

Yine bu rakam gelişmiş ülkelerde öğrenci başına harcanan para on bin dolar dolayında.

Öğretmenlerin çoğunluğu kirada oturuyor.

Bugünün şartlarında, öğretmen kirayı nasıl ödeyip hayatını devam ettirebilecek?

Onlarında çocukları var. Eğitim ve öğretim görecek, yaşamına devam edecek.

Öğretmen ekonomik sıkıntı çekerken, derslerde verimliliği nasıl arttıracak?

Millet olarak Avrupa ülkelerinden önemli bir avantacımız var:

Genç nüfus.

Avrupa ülkelerine göre nüfusumuz oldukça gençtir.

Bu genç nüfusa kaliteli bir eğitim verebilsek, birkaç yıl sonra ülke olarak daha iyi bir konuma geliriz. Önemli olan eğitimde kaliteyi arttırmaktır.

Bunu iyi değerlendirelim.

Bilimsel ve akılcı bir müfredat hazırlar, çocuklarımıza iyi bir eğitim verebilirsek, önümüzdeki birkaç yıl sora kalkınma da önemli bir yere gelebiliriz.

Önemli olan başta kaliteli eğitim ve kalifiye eleman yetiştirmek

15 Eylül 2023 Cuma

Ahmet Yılmaz.