Bir tapınak düşünün, yapımı M.Ö. 494’te başlasın ve M.Ö. 2. yüzyıl ortalarına kadar sürsün ve
hala da bitirilememiş olsun. Bu tapınak, antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biri olan
Didyma Apollon Tapınağı’dır. Yapımı 600 yıldan fazla süren tapınağın ana gövdesi ancak M.Ö 100
civarında tamamlanabilmiştir. Çatısı hiçbir zaman bitirilemeyen tapınak İon tarzında yapılmış, dünyanın
en büyük üçüncü tapınağıdır. Antik dönemin en iyi korunmuş tapınaklarından olan Apollon Tapınağı’nın
ölçüleri onu, Efes'teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adasındaki Heraion Tapınağı'ndan sonra, antik
dünyanın en büyük üçüncü tapınağı yapmaya yetiyor. Sütunlarının yükseklikleri bakımından da oldukça
iddialı olan tapınağın tanbur, kaide ve başlıklarının toplamı 19,60 metredir.
1906-1913 yılları arasında yapılan kazılarla gün ışığına çıkarılan tapınağın önemli bir kehanet
merkezi olmasından ve yapıldığı ilk dönemlerden söz edeyim önce. Milattan önceki yüzyıllarda yaşayan
insanlar büyü, fal ve kehanet gibi şeylere fazlasıyla inanırlardı ve tüm yaşamlarını da bu kehanetlere göre
düzenlerlerdi. Kehanetlere önem verenler sadece sıradan insanlar değildi. Şehirlerin ve ülkelerin
yöneticileri de bu kehanatlerden fazlasıyla etkilenmekteydi. Hatta antik dönemde yeni kurulacak bir
şehrin nerede yer alması gerektiği gibi hayati önem taşıyan durumlarda bile kehanet merkezlerine
başvurulurdu. Buna verilecek en güzel örneklerden birisi de Efes Antik Kenti’yle ilgili kehanettir.
Efsaneye göre, İon prensi Androklos, M.Ö. 11. yüzyılda Efes Antik Kenti’ni kurar. Androklos’un yeni
yerleşim yeri ararken rehberlik için Delphi Antik Kenti’ndeki Apollon’un kahinlerine danıştığı söylenir.
Kahinler ona, yaban domuzu ve balığın ona yeni yeri göstereceğini söyler. Bir gün, Androklos ateşte balık
kızartırken balıklardan biri tavadan fırlar ve çalılıklara düşer. Balıkla beraber çalılara düşen kıvılcım
onları tutuşturur ve bunun üzerine yaban domuzu dışarı fırlar. Androklos, kehanetleri hatırlar ve yeni
yerleşimini çalıların bulunduğu yere inşa eder, adını da Efes koyar. Bütün antik çağ boyunca Ege Bölgesi
sahil kesimlerine ve Büyük Menderes (Meandros) Deltasındaki halkların inanç kültürleri, bu doğrultuda
gelişim göstermiştir.
Aydın İli, Didim ilçesindeki Apollon tapınağı, İonya kent devletlerini oluşturan Efes, Priene gibi
önemli kentlerin kehanet merkezidir. Didim (Didyma) aslında bilinenin aksine bir antik kent değil,
Miletos Antik Kenti’nin kutsal alanıydı. Antik dünyada Didyma ile ilgili ilk yazılı kaynak Herodot’tur.
Heredot eserinde, Büyük İskender’in Miletos’u almasıyla, tapınak yönetimini Miletos kentine verdiğini
ve böylece halkın kendisini Zeus’un oğlu olarak ilan ettiğini, Büyük İskender’in desteğiyle de tapınağın
son halini aldığını yazar. Yine Heredot eserinde, M.Ö VII. yüzyılda Mısır kralı Necho ve Lidya Kralı
Kroisos tarafından kutsal bir tapınağın bulunduğu Didim’e çok değerli armağanlar sunulduğunu ve Kral
Kroisos’un Didim Tapınağı'na aynen Delphi’ye gönderdiği altın sunular ağırlığında ve değerinde
hediyeler gönderdiğini yazmaktadır.
Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma çevresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastlar.
Onun saflığından ve temizliğinden etkilenen Apollon, ona biliciliğin (yani kehanetin) sırlarını öğretir.
Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarmak için Apollon adına ilk tapınağı kurar. Brankhos soyundan
gelen “Brankhidler”, 100 yıl kadar Apollon Tapınağı'nın yöneticiliğini yaparlar ve bu sebepten Didyma,
asırlar boyu; “Brankhidler Ülkesi” olarak da anılır…