'Bir harf için kırk yıl köle olunuyorsa, yirmi dokuz kere kırk yıl kölesiyiz öğretmenin…'
Uzun süre çalındı, seslendirildi, etkili oldu…
'Öğretmenlik mesleği kutsaldır,' sözünü de ekleyebiliriz…
Öğretmene saygıyı ifade eden, sahipliği öğretmene bırakılan, yetkili tayin edilerek 'Eti senin, kemiği benim,' denilen sözü, uç noktalara götürsek de öz olarak öğretmene verilen değeri ifade ederdi…
Hele de köy okullarında öğretmen;
Sağlık memuruydu, doktordu, avukattı, ziraatçı idi, teknisyendi vb
Öğretmen; bir ve eşitti. Müdür görevliliği; üstünlük değil, birinci dereceden sorumluluk merkeziydi.
Öğretmen okulunu bitiren her öğrenci, hemen görevlendirilir ve işinin başına geçerdi.
Günümüze gelelim;
Öğretmen okulları kapatıldı.
'Köy Enstitülerini unutmayın,' diyeceksiniz bana şimdi, doğru, ilk gerileme Köy Enstitülerinin kapatılması ile başladı.
Eğitim Fakültelerinden mezun olanlar, 4-5 yıllık emekleri ve başarıları görmezden gelinerek sınavlara alınmaya başlandı.
Sınavda başarılı olsalar bile sözlü sınava (Mülakat) alındılar.
Yetmedi, kuralara tabii tutuldular.
O da yetmemiş olacak ki, öğretmenler arasında ayırıma başlandı;
Ücretli öğretmen,
Sözleşmeli öğretmen,
Kadrolu öğretmen,
Başöğretmen…
İyi mi?
Haa, bu arada kapatılan köy okullarını da anımsayalım. Anımsayalım ki,
1) Köyü-köylüyü kalkındırma hayal olsun,
2) Köyler, okulsuz kalsın-öğrenmesin-bilmesin,
3) Taşımalı sistemle köyünden koparılan çocuk, kentleşme hevesine kapılsın ya da zor koşullar sebebiyle okulunu terk etsin,
4) Eğitim Fakültesi mezunu öğretmenler işsiz kalsın…
Bu kadarla yetinelim ve kendimize gelelim;
Eğitim ve öğretim yuvaları olan okulların kolonları öğretmenlerdir. Gelecek nesilleri yetiştirecek olan da öğretmenlerdir. Atatürk 'Öğretmenler nesil sizin eseriniz olacaktır,' derken işaret ettiği gerçeklik öğretmen kaynaklıdır.
Durum böyle iken hala eğitim-öğretim kurumlarını, laik-demokratik kurumlar olarak
geliştirmek gerekirken, öğretmenleri, akla sığmayan biçimde ayırımcılıklarla, öğretmenliğin kutsallığını, saygınlığını göz ardı etmekten vazgeçmeyen anlayışları uyarıyoruz;
Okullar bilim yuvalarıdır,
Öğretmenler, bu bilim yuvalarının kolonlarıdır,
Öğrenciler, geleceğimizdir…
'Nereye?' diye bir kez de siz sorun kendinize sayın yönetenler!
Ve kendinize gelin!