Karma yasası nedir?
Karma yasası, klasik manada bir yasa özelliği göstermez. Çünkü onun gerisinde olan ve bu yasayı koyanı beş duyuyla ve aklen teşhisten yoksunuz. Karma yasası, Varoluşun özünde içkin olup; 'formülü ve belgesi' olmayan fakat 'eldesi' ile bilinen ve kendini bilince de böyle duyuran özgün bir yasadır. İnsan psikolojisi de onun yoğun işlerlik ve dışavurum sahasıdır. Kısaca yaşamın doğasında vardır ve özetle 'Ne ekersen onu biçersin' gerçeğine karşılık gelir. Bu yasayı daha net kavramak ve derinlerindeki hakikatlere nüfuz etmek ve ruhsal arayışta olan bazı zihinlere de buna dair aktarımlarda bulunmak adına psikolojik bazı perspektiflere ihtiyaç vardır. Kadim doğu geleneğinde bu yasayı anlatan bazı bilgeler daha çok fiziksel ve fizyolojik analojiler kullanmışlardır.(Analoji: iki farklı şey arasındaki benzerlik veya benzerliklerden hareketle birincisi için dile getirilenlerin diğeri içinde sözkonusu olduğunu ifade etmektir.) Fakat insan zihni ve zekası, çok yoğun ve kümülatif bir evrimsel sürece maruz kaldığı için artık bu tarz açıklamalar mevcut bu kompleks yasayı açıklamakta ve anlatmakta nakıs kalmaktadır.
Modern zihin artık daha çok psikolojik yorumlarla izaha ve iknaya uyum sağlamış durumdadır.
Günümüz Psikolojik kuramları ve özellikle Kuantum fiziği, dinlerin öte dünyayı gerektirmeye dönük argümanlarını destekler bazı keşiflere imza atmaktadır. Sözgelimi başta İslam(İslam, Hz. Muhammed'in Varoluşu, Allah'ın isim ve sıfatlarıyla yorumlamasıdır. Kendisinden önceki hiçbir peygamber ya da aydınlanmış kişinin ulaşamayacağı bir 'Yaratıcıyı' tarif etme ve tanıtma düzeyine erişmiştir. Buradan hareketle de Karma yasasına kaynaklık eden Allah'ın 'Hafiz' isminin tecellisi olduğunu ondan öğrenmekteyiz. Ve bu ismin insandaki tezahürüyse hafızamızdır. Varoluştaki mahlukatın yaratımı ve idaresiyse Yaratıcı'nın 'Kudret' ve 'İlim' sıfatlarıyladır.)olmak üzere bazı dinlerin amel defteri kavramını, Psikanalitik kuramın öncülerinden Karen Horney yaşanan herşeyin bilinçdışımıza kaydedildiğini ve kaybolmadığını ifade ederek açıklığa kavuşturmaktadır.(Amel defteri kavramı bu yasayı ifade etmek için kullanılan eski bir kavramdır. Aslında bu defterin kendisi insandır.)Hatta bunun için anahtar kavram olarak 'kaydedilir'i kullanır.
Peki bu yasanın varlığını insanlar nasıl farkeder?
İnsan doğası gereği hisseden bir varlıktır. Akletmesi sonradan gelişir. Örneğin, psikologlar, insanın yaşamı boyunca öğreneceği bilgilerin yaklaşık yüzde yetmiş beş-seksenini ilk yedi yaşında öğrendiğini söylerler. Hakikaten de o yaşlarda akli melekelerimiz pek gelişmemiştir.
Karen Horney'in yaklaşımına dönecek olursak eğer; 'kaydedilir' kavramıyla şunu kastetmektedir: 'Bu hayatta yaptığın herşey otomatik olarak kaydedilir. Eğer eylemlerin sevgi dolu ve insaniyse bunlar kaydedilir ve sana bir değer duygusu olarak geri döner. Tam tersine öfkeli, nefret dolu, yıkıcı etkileri olan veya dürüst olmayan bir davranışta bulunduysan eğer bu da kaydedilir ve sana şiddetli bir değersizlik duygusu olarak geri döner.' Ve birey kendini değersiz hissettiğindeyse hayatın olağan akışından kopar.
Başka büyük bir düşünür ve psikolog olan Abraham Maslow da, Karma yasasını ifade adına şöyle demiştir:'Utanç verici bir şey yaparsak bu bize olumsuz şekilde yansır. Eğer iyi bir şey yaparsak bu da bize olumlu şekilde yansır.' Bu yasayı her birey kendinde gözlemleyebilir. Ve bu gözlem sonucunda Karma yasasının bir felsefe ya da soyutlama olmadığını fark edebilir. Ve Yine Karma'nın içimizde var olan bir gerçekliği ifade eden bir yaklaşım olduğu sonucuna ulaşabilir.
Nihai olarak ya kendine saygı duymak ve önemsemek ya da kendini küçümsemek, değersiz ve sevilmez hissetmektir.
Sonuç bağlamında ifade edecek olursak eğer; insan oluş halinde olan bir varlıktır. Her an kendini şekillendirir: Ya zarafet ya da rezalet olarak ortaya çıkıp; şekil bulur. Bu hiç kimsenin kaçınamayacağı Karma yasasıdır. Karmaya dair farkındalık arttığındaysa bireysel ve evrensel dönüşüm kaçınılmaz olur ve ortaya çıkan ise iyilik ve güzellikten başkası değildir...