Algı, bir olayı olduğu gibi değil “görmen istendiği gibi” görmektir. Duygularını ve düşüncelerini yöneten görünmez bir el.

Algı yönetiminin hedefi insanların, devlet ve toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmektir. Amaç eldeki bilgi ve duygular vasıtasıyla kitlelerin duyularını ya değiştirmek ya da var olan durumu olduğundan farklı göstermektir. Basit bir örnek: Abdullah Öcalan’dan bahsederken önceleri terörist başı diye söyleniyordu. Şimdi ise masumane bir tavırla İmralı deniliyor.

Algımız karar vermeyi, liderlik tarzlarını ve takım dinamiklerini etkiler, çoğu zaman farkına bile varmadığımız şekillerde. Algı yönetiminin hedefi insanların, devlet ve toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmektir.

Sosyal medya platformları insanların büyük bir kısmının müptelası durumuna geldiği, gerçek hayat yansımalı fakat sanal olan mecralardır. Yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanıcısı bireylerin gününün en az yarım saatini bu platformlarda geçirdiğini gösteriyor.

Sosyal medya insanları yönlendirme konusunda müthiş başarılı diyebiliriz.

Algı yönetimi, bireylerin ve toplulukların belirli bir konu veya markaya yönelik düşüncelerini ve hislerini şekillendirme sürecidir. Bu kavram iş dünyasında giderek daha önemli hale geliyor. Algı yönetimi istihbarat sistemi ve liderlerin resmi tahminlerinin yanısıra toplumların hislerini etkilemek için bilgi yayma veya seçilmiş bilgileri reddetme eylemidir. Bu süreç, hem bireylerin hem de toplulukların psikolojik durumlarını etkileyen birçok faktörü içerir.

Algı yönetiminin özünde hedef kitlenin zihninde olumlu bir imaj yaratma amacı vardır. Algı yönetimi, sosyal statü, izlenim yönetimi ve belirsizlik gibi unsurlar tarafından şekillendirilir.

Algının gücünü kabul ederek ve kullanarak, bir lider olarak tüm potansiyelinizi açığa çıkarabilir, başkalarına büyüklüğe ilham verebilir ve etki alanınızda kalıcı bir etki yaratabilirsiniz. Algıyı, "gerçeği nasıl işlediğimiz; dünyayı nasıl işlediğimiz" olarak tanımlayabiliriz.

İnsan zihninin karmaşık işleyişinin incelendiği ve araştırıldığı büyüleyici psikoloji dünyasında algılarımız gerçekliğimizi şekillendirir, düşünme, hissetme ve davranma biçimimizi etkiler. İnsan zihni, yüzyıllardır filozofları, bilim insanlarını ve akademisyenleri büyüleyen dikkate değer bir bilmecedir. Karmaşıklıkları anlayışımızı zorlamış ve bizi muazzam yetenekleri karşısında hayrete düşürmüştür. Deneyimlerimiz ve dünyayla etkileşimlerimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip olan bir yönü algıdır. Algı, çevremizi anlamlandırdığımız, inançlarımızı, eylemlerimizi ve nihayetinde gerçekliğimizi şekillendirdiğimiz bir geçit görevi görür.

Algımız inanç sistemlerimizle sıkı sıkıya iç içedir. İnançlar, algı yoluyla alınan bilgileri yorumladığımız ve anlamlandırdığımız merceklerdir. Kültürel yetiştirilme tarzımız, eğitim, kişisel deneyimler ve sosyal çevremiz gibi çok sayıda faktör tarafından şekillendirilirler. İnançlarımız filtre görevi görerek duyusal bilgilerin yorumlanmasını önyargılı hale getirir ve karar alma süreçlerimizi etkiler. Algı ve inanç sistemleri arasındaki bu etkileşim, çelişkili kanıtları görmezden gelerek veya reddederek önceden var olan inançlarımızla uyumlu bilgileri seçici bir şekilde algıladığımız doğrulama önyargısına yol açabilir.