İçinde yaşadığımız şu iletişim ve bilişim çağının özelliklerinden birisi midir, nedir? Eğer farkındaysanız günlük temposu çok yüksek olan bir hayatı, adeta zamanla yarışarak yaşamak zorunda kalıyoruz. Atalarımız bu temposu çok yüksek, aniden gelişen ve sonu belirsiz süreçleri tanımlamak için, işin içerisine biraz da gülmece unsuru katarak “binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete” şeklinde bir deyim kullanırlardı. İşte, içerisinde yaşadığımız şu son günlerde gerçekten de atalarımızın kullandıkları bu deyimdeki gibi, son derecede çalkantılı ve ucu hakikaten de çok belirsiz süreçlerden geçiyoruz. Geçtiğimiz 08 Eylül haftasına gerçekten de iç karartan haberlerle girdik. Televizyonların verdikleri haberlere göre, sanayii üretimi geriliyor ve turizm gelirleri ise azalıyordu. Yapılan son istatistiki çalışmalara göre açlık ve yoksulluk sınırları yine yükselmişti. Hayat pahalılığı, bütün yakıcılığı ile birlikte yine yükselmeye devam ediyordu. Gündem o kadar çalkantılı ve yoğundu ki, aslında bir bayram havasında açılışlarını kutlamamız gereken ilk ve orta dereceli okulların açılışının farkına dahi varamadık. 08 Eylül Pazartesi günü, hırsı ve ihtirasları aklının önüne geçmiş, oportünist ve Makyavelist bir politikacının kendisini var eden siyasal partisinin yani, CHP’nin İstanbul İl örgütüne 5 bin polisle birlikte ve gaz bombalarının dumanları arasında girişini canlı canlı izledik. O9 Eylül günü televizyonlarımızın başında canlı canlı, tam da aynı politikacının yani, Gürsel Tekin kişisinin CHP’nin 102’inci kuruluş yıldönümü törenlerine de katılıp katılmayacağını ve bu törenleri de sabote edip edemeyeceğini izlerken, televizyonlarımız birdenbire son dakika notuyla alt yazı geçerek, İsrail uçaklarının Katar’ın başkenti Doha’da Hamas liderlerinin toplantı yaptığı bir evi bombaladıkları haberlerini geçmeye başladılar. Doğal olarak o andan itibaren tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bu haberle birlikte İsrail-Filistin savaşı gündemin öncelikli birinci sırasını işgal etmeye başladı. Ve en başta iç ve dış haberler olmak üzere tüm öteki haberler ikinci ve üçüncü sıralara düşmeye başladılar. Tabii konu savaş olunca, bunun böyle olması da son derece doğal karşılanmalıdır. Çünkü savaş konusu, hangi çağda ve hangi ülkede olursa olsun, he zaman tüm insanların hayatlarını çok yakından ilgilendirmiş ve çok olumsuz bir biçimde etkilemiştir. Hiç kimse bu etkinin dışında kalamamıştır. Aslında savaş, her nerede olursa olsun tüm insanlık için bir yıkımdır. Bu nedenledir ki, Aydınlanma Çağının ünlü Alman Filozofu Immanuel Kant, 1795 yılında yayınlanmış olan “Siyaset ve Sonsuz Barış Üstüne” adlı eserinde savaşa ilişkin “Savaş, yok ettiğinden daha çok kötü insanlar yetiştirdiği için bir yıkımdır.” Tanımlamasına yer vermiştir. Savaşa ilişkin çok ünlü düşünürlerin ve devlet adamlarının çok çeşitli görüş ve düşünceleri vardır. Ancak ne yazık ki, bu köşede bütün bu görüş ve düşünceleri açıklayabilecek kadar ne yeterli yerimiz ve ne de yeterli zamanımız vardır. Ancak şunun şurasını öncelikle belirtmemiz gerekir ki, hemen hemen 3’üncü yılını doldurmak üzere olan Filistin-İsrail Arasındaki Gazze Savaşıyla birlikte savaş kavramı ve savaş yöntem ve teknikleri de çok farklı bir aşamaya gelmiştir. Yani, kısaca ifade edecek olursak İsrail, bugüne kadar yaygın olarak bilinen savaş paradigmasını değiştirmiştir. Bu savaşta İsrail, geliştirmiş olduğu yeni teknolojik silahlarla, bilişim ve iletişim teknolojilerini işe koşmasıyla, uydu sitemlerini ve etkileşimli multi-medya mekanizmalarını kullanmasıyla, henüz dünyanın öteki ülkelerince yeterince bilinmeyen ve tanınmayan robotik araç ve gereçlerle ve nanoteknoloji ürünü bazı olanaklarla birlikte bugüne kadar denenmemiş olan yeni bir savaş konsepti geliştirmiştir. Elektronik savaş ve elektronik istihbarat kavramlarını yeni ve çok daha üst düzeye taşıyabilmiştir. Bu teknolojilerle İsrail, dünya harp tarihinde ilk defa uygulanan ve karşı taraftaki ülkeleri şaşkınlık içerisinde bırakarak, psikolojik olarak çökerten nokta atışlı suikastler ve belirli hedefli saldırılar yapabilme olanağına kavuşabilmiştir. Bu teknolojiler henüz, belki ABD ve İngiltere ve Almanya gibi bazı gelişmiş Avrupa ülkeleri haricindeki öteki dünya ülkeleri tarafından bilinememektedir. İsrail bugün için, elde etmiş olduğu bu teknolojilerin sağladığı ayrıcalıklı konumundan ve sahip olduğu ekonomik üstünlükten yararlanmaktadır. Bilindiği gibi İsrail ilk önce Kasım Süleymanî suikastını düzenlemiştir. Ardından Şam’da, 6 üst düzey İranlı askeri görevliyi etkisiz hale getirebilmiştir. Hamas Lideri İsmail Haniye’yi İran’ın başkenti Tahran’da çok korunaklı bir konutta infaz edebilmiştir. Beyrut pazarında cep telefonlarını uzaktan kumanda ile patlatarak çok sayıdaki Hamas militanını öldürebilmiş ve Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ı yerin altı kat altındaki korunaklı konutunda yok edebilmiştir. Son olarak aynı teknolojileri kullanarak saldırdığı İran’la yaptığı 12 Gün Savaşlarında İran’ı dize getirebilmiştir. İsrail’in son olarak 09 Eylül Salı günü Katar'ın Başkenti Doha’da Gazze müzakerelerini yürüten Hamas yetkililerine yönelik olarak yaptığı bu belirli hedefli saldırılar, İsrail’in elektronik istihbarat ve elektronik harp teknolojilerinde ulaştığı son aşamayı gösteren en son örnekler olmuştur. Doha’daki son saldırılar, İsrail-Filistin Savaşının geldiği son merhaleyi gösteren çok önemli bir kırılma ve dönüm noktasıdır. İsrail’e ait F-35 savaş Uçakları bu operasyonda en az üç ülkenin hava sahasını izinsiz geçerek ihlal etmiştir. Bu eylem, Devletler Genel, Devletler Özel Hukukunu ve Harp Hukukunu ağır bir biçimde ihlal eden bir eylemdir. Uluslararası örgütlerin bu eyleme sessiz kalmaları nedeniyle İkinci Dünya Savaşından sonra dünyada savaşları durdurmak amacıyla tesis edilmiş olan Uluslararası Örgütlenme düzeni ağır bir yara almış ve sorgulanır hale gelmiştir. Doha’daki hedefli saldırılardan sonra İsrail, Gazze’yi tamamen işgal ederek Trump’ın istediği gibi Gazze’yi Filistinlilerden temizleme aşamasına geçebilecektir. Bu saldırılarla birlikte Orta-Doğudaki bu savaşların ve kanlı süreçlerin sona ermesi bir yana, söz konusu bu savaşlar ve kanlı süreçler daha da yaygınlık kazanma eğilimi gösterecektir. İsrail’in bundan sonraki hedefi çok büyük olasılıkla Batı Şeria’ya yönelmek ve Güney Suriye’deki işgalleri yaygınlaştırmak olacaktır. Bu asimetrik savaşta Hamas yenilmiştir. Gazze’de bugün yaşananlar, Uluslararası Ceza Hukukundaki “Soykırım” tanımına tamamen uymaktadır. Bu tek taraflı savaşta ölen masum insanların sayısı yüz bini geçmiştir. İsrail ablukası nedeniyle, bütün dünyanın gözleri önünde başta masum çocuklar olmak üzere binlerce çaresiz insan açlıktan ölmektedir. Böylesine büyük ve acı bir facia, İsrail’in bilinçli ve sistemli bir politikası sonucunda meydana gelmektedir ki, İsrail’in uyguladığı bu politika Uluslararası Ceza Hukuku’na göre büyük bir insanlık suçudur. Böylesine bir açlığa, sefilliğe, zulme ve göz göre göre acımasızca işlenen böyle büyük bir soykırıma seyirci kalan büyük insanlık alemi için de bu duyarsız tavır 21’inci yüzyılın en büyük utancıdır. Şöyle bir hatırlayacak olursak dünyada böyle savaşlar ve facialar yaşanmıştır. Bu faciaları her zaman savaş karşıtı dünya kamuoyunun tepkisi önleyebilmiştir. Örneğin 1970’lerdeki ABD-Vietnam Savaşını savaş karşıtı dünya kamuoyunun ABD üzerindeki baskısı durdurabilmiştir. Filistinlilerin en büyük talihsizlikleri her nedense bu savaşta böyle bir savaş karşıtı dünya kamuoyunun oluşamamış olmasıdır. İsrail dahil dünyanın hemen hemen her ülkesinde savaş karşıtlarının çeşitli protestoları ve girişimleri olmuştur ama ne yazık ki, bu girişimler savaşı bitirmek için yeterli potansiyele ulaşamamıştır. Umarız ki gelinen bu noktadan sonra güçlü bir savaş karşıtı kamuoyu oluşabilir. Yoksa, artık açıkça bir soykırıma dönüşmüş olan bu vahşi katliamı durdurabilecek başkaca bir güç ve başkaca bir umut ışığı da kalmamıştır.
Trend Haberler

Mersin’de Ders Saatleri Değişti, Veliler ve Servisçiler Çaresiz Kaldı

ÇEYREK ALTIN İÇİN REKOR TAHMİN: İslam Memiş altın için hedef fiyatı açıkladı! Gram altında son durum ne?

IBAN'lar sil baştan olacak: Banka hesabı olanlar dikkat

Annelerin kabusu başladı! Dikkatli olunması gerekiyor

Araç Sahipleri Dikkat! Mazota Zam Geliyor: Akaryakıt Fiyatları Ne Olacak, Zam Ne Zaman Gelecek?

Gram Altın Tarihi Rekorunu Kırmıştı! Ekonomist Hikmet Baydar O Tarihi İşaret Etti