Liyakat nedir?Liyakatın sözlük anlamı şöyle geçmektedir.Layık olma,yaraşma,yaraşırlık, uygunluk,yeterlilik,yetenek.
Kahramanmaraş’ın bir ilçesine banka müdürü olarak atandım.Aslında müdürlük falanda istediğim yoktu.İdarecilerim uygun görmüş ve ben göreve başladım.Kahramanmaraş’ta lojmanda oturduğum için gidiş geliş yapıyorum.Zaten çok uzak bir ilçe değil.Ulaşım sıkıntısı yok. Müninüsle gidip geliyorum.İstesem bankanın aracıyla da gidip gelebilirdim ama aldığım devlet terbiyesi benim böyle bir şey yapmama müsaade etmiyordu.Göreve başlar başlamaz servis değişikliği yaptım.Genelde bu bankada rutin bir işlemdir.Yaklaşık 10 yıldır kambiyo servisinde çalışan bir arkadaşı o servisten aldım başka bir arkadaşı görevlendirdim.Birgül makamımda otururken şimdi vefat eden önce belediye başkanlığı daha sonrada milletvekilliği yapan bir vekilimiz beni aradı.Benim o servisten aldığım arkadaşı tekrar aynı servise vermemi istedi. Bunu söylerken herhangi bir rica falanda etmedi.Emrivaki bir şekilde bana talimat vermeye kalkıştı.Bende sayın vekile saygılı bir şekilde “bu servis değişikliği bankamızın rutin bir işlemidir,buradaki amaç her personelin diğer işlemleri de öğrenmesi ve bilmelidir” diyerek kibar bir şekilde bunu reddettim. Daha sonra bir iki defa yine aradı ama ben bunu dikkate almadım.Çünkü ben siyasi bir tavatsusla o makama gelmemiştim.Bunu vekile de söyledim.
Birgün makamımda otururken görevden alıp başka bir servise verdiğim personel geldi. Müdür bey sizinle bir şey konuşacağım dedi. Söyle neymiş mesele deyince”müdür bey filan personel sizin hakkınızda şunu,şunu söyledi” diyerek kendi yerine görevlendirdiğim personeli bana şikayet etmeye başladı.Personel ayaktaydı ona oturmasını söyledim.Odacıyı çağırarak bize 3 çay getirmesini söyledim.Tabi odada iki kişiyiz üçüncü çayı müdür bey neden söyledi diyerek ilgili personel işkillendi.Telefonla bana bir takım olumsuz söz söylediği dediği personeli çağırdım.Bu arada çaylar geldi. Şikayet eden personelin telaşını gözlemliyorum bir taraftan.Önce ikisininde hallerini hatırlarını sordum.Sonra bu iki personeli yüzleştirdim.İşin sonunda o personelin hakkımda hiç bir şey söylemediğini anladım.Ve şikayet eden personel o şubeden ayrıldı ve başka bir kuruma geçmek mecburiyetinde kaldı.
Şimdi kendi özelimde bunları neden anlattım.Şayet bir yere siyasi bir torpille gelmemişseniz hiç korkmayın.Kimse size bir şey yapamaz.Dik durmayı bileceksiniz.Ama yaptığınız işin hakkını da vereceksiniz.Peki bunu günümüze teşmil edecek olursak bu işler gerçekten böyle mi gidiyor?Yani bir makama gelirken torpil yerine bilgi birikimi ve donanımı mı etkili oluyor?Bir çok liyakatli insanlari tenzih ederek cevaplıyorum asla öyle olmuyor.O makamı dolduracak öyle birikimli insanlar varken siyasi elitlerin yönlendirmesiyle göreve atananlar siyasilerin elinde oyuncak olmaktan kurtulamıyorlar.İki gün önce bir valimizin makam koltuğunda Bilal Erdoğan oturuyordu ve vali misafir koltuğundaydı.Bilal Erdoğan’ın bildiğim kadarıyla devlette bir görevi yok.Sadece babasının sayesinde valinin koltuğuna oturuyor.Bunun başka bir izahı olamaz.İşte kokuşmuşlukta böyle başlıyor.Devletin memurunun yerini partinin memuru alıyor ve şimdi bu liyakatsiz yetkililer nasıl bir performans gösterecek.
Tamda buna örnek bir anekdot aktarayım sizlere.Bu sadece şimdiki iktidar zamanında olan olaylar değil.Belki bugünkü kadar olmasa da her dönem maalesef rastlıyoruz. Mersin’in bir ilçesinde görev yaparken yaşanmış bir olay kulaktan kulağa dolaşmaya başlamıştı.Olay şu:Kaymakam ilçeye yeni atanmış.Tabi daire müdürleri kaymakama hayırlı olsun ziyaretinde bulunuyorlar.Tabi kaymakam da daha sonra iadeyi ziyafette bulunuyor ve böylece daire müdürlerini daha iyi tanımaya çalışıyor.Nihayetinde müdürlerin amiri konumunda.Bir müdürün odasına girdiğinde müdürün makam koltuğunda bir siyasi partinin ilçe başkanı oturuyor.Müdürde misafir koltuğunda oturuyor.Burada bir parantez açayım şu andaki iktidar değil.Neyse kaymakam önce şaşırıyor acaba hangisi müdür diye.Zaten bir kere gördüğü bir müdürü o yoğunlukta tanıyamamış.Tabi kaymakama rağmen ilçe başkanı müdür koltuğundan kalkmıyor.Ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor kaymakamla.Müdürü bu makama ben getirdim koltuğunda oturmakta benim hakkım.Yoksa yerine çok müdür var.Ve kaymakam oradan ayrılıyor,hemen bir yazı yazarak o müdürün o görevden alınmasını istiyor.Ne mi oluyor?Müdür görevinden alınmıyor ve uzun süre orada çalışmaya devam ediyor.
Bu liyakatsiz atamalar sadece alt makamlarda mı var?Şu an bakıyorum bakanlık seviyesinde de böyle aramalar var. Mesela Tarım bakanı meslekle alakalı değil. Hadi onu anladık.Ya bakan yardımcılarının hiç biri ne ziraat mühendisi,ne orman mühendisi ne de veteriner. Şunu da gördü bu gözler. Bir zaman İçişleri bakanı tıp doktoruydu.Ya hiç mi siyasal fakülte mezunu birini bulamadınız da bir tıp doktorunu bakan atadınız.Mesela Meral Akşener tarihçi,Süleyman Soylu zannedersem işletme mezunu İçişleri bakanlığı yaptı.Eskiden müsteşarlıklar vardı. O bakanlığın hafızasıydı.Yeni sistemde o makamda ortadan kalktı.Liyakatsiz ne kadar eski milletvekili varsa ya bakan yardımcısı oldu,yada özel ihtisas isteyen bankaların yönetim kurulunda görev yaptı ve hala bu görevde olanlar var.Demek ki balık baştan kokuyor.Bir rant düzeni devam ediyor.Bu ülkenin kurtuluşu için görev tanımı yapılmış liyakatli kadroların iş başına getirilmesi lazım. Aksi halde bu çarpık düzen böyle devam edip gider.