DEM Milletvekili Ayşegül Doğan bir açıklama yaptı. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Savaş dili” kullanmamalıdır… Yatıştırıcı, ikna edici olmalıdır… (Tercümeli)

Savaş; İki ülke arasında olur.

Sonucuna göre ya kazanan ve kaybeden olur ya da antlaşma olur. Savaşların sonunda yapılan ortak metin ise ANTLAŞMA olarak geçer.

Gelelim somut duruma;

Öcalan, DEM milletvekilleri aracılığıyla bir metin gönderdi. PKK’nin kendini tüm kollarıyla (!) feshetmesini ve silahları teslim etmesini istedi. Gerekçe olarak da DEVLETLE ve MİLLETLE birlikte yaşamanın doğru olduğunu, başka seçeneğin olmadığını, ulus devletin esas olduğunu belirtti.

Süreç başladı. Kongre toplandı. Fesih kararı alındı ve silahlar temsili olarak yakıldı. Samimiyetin ifadesi olarak aşama bir adım ilerletildi ve TBMM’de komisyon kuruldu.

Fesih nasıl olacak, silahlar ne zaman, nasıl, teslim edilecek, infazlar nasıl yapılacak vb.

Tüm konular konuşulmaya başlandı. Ancak Mart 2025 tarihinde Suriye yönetimi ile Öcalan’ın yaptığı çağrıya uyacağını ve Suriye ordusu ile bütünleşeceğini söyleyen YPG yönetimi, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile buluşmaya ve imzaladığı anlaşmaya aykırı biçimde federasyon peşinde gitmeye başladı.

Elbette bu durum, hem Suriye’nin toprak bütünlüğüne aykırı ve hem de Türkiye için tehdit oluşturan bir hal olduğu için Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sert tepkisini gösterdi. “Bizi enayi yerine koymasınlar… Ayaklarını denk alsınlar…Gereğini yaparız…” dedi.

Bu açıklamaların ardından Ayşegül Doğan, savaş dili kullanıldığını ve doğru bulmadığını açıklayıverdi…

Eee yani pes!

Öcalan net, açık, tartışmasız biçimde PKK’nin TÜM KOLLARI diyor. Fesih istiyor. Silahları teslim edin diyor. Ama PKK’nin Suriye kolu YPG “Ben Ademi merkeziyetçilik istiyorum, silahlarımı da bırakmıyorum,” derken Türkiye Cumhuriyeti Devleti hemen yapılması gerekeni yapıyor ve uyarıyor.

Ne yapsaydık Ayşegül Doğan Hanım?

“Siz PKK’nin Suriye kolu olarak Suriye’yi bölebilirsiniz, silahlarınızla bu işi yapabilirsiniz,” mi deseydik?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dediği gibi “Siz bizi enayi mi sanıyorsunuz?”

Aslında “Siz-Biz” söylemim bu açıklama için geçerli olabilir ama Türk de biziz Kürt de biziz. Hepimiz Türk Milletiyiz.

Alınan kararlar uygulanmak içindir.

Samimiyetin ölçüsü sözlerin uygulanmasıdır.

Hep beraber olmak zorunluluğumuz vardır.

“Savaş İKİ ÜLKE ya da İKİ DEVLET arsında olur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kırk yıldır terörle mücadele ediyordu. Etti. Ortak nokta tespit edilmiş ise gereği yapılmalıdır!

NOKTA.