CHP’de son dönemde yaşanan liderlik tartışmaları yalnızca iki ismin, Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel’in siyasi tarzları arasındaki farkla açıklanamaz. Bu tartışma, aslında partinin geleceğine dair yön arayışının bir yansımasıdır.

Kılıçdaroğlu: Sessiz Reformcu

Kemal Kılıçdaroğlu, yıllar içinde CHP’yi devletle çatışmayan, merkezde konumlanan bir çizgiye taşımaya çalıştı. “Helalleşme”, “uzlaşma”, “normalleşme” gibi kavramlarla partiyi yumuşatan bir politika izledi. Ancak bu yaklaşım, bazı çevrelerde “fazla temkinli, fazla yavaş” bulundu. Geniş kitleleri harekete geçirecek güçlü bir değişim enerjisi yaratmakta yetersiz kaldı.

Özel: Mücadeleci ve Yerel Dilli

Özgür Özel ise genç ve daha dinamik bir figür olarak öne çıktı. CHP tabanında yenilenme arzusunun simgesi haline geldi. Halkla daha doğrudan iletişim kurabilen, sokaktaki dili bilen bir profil çizdi. Ancak onun da değişimi nasıl kalıcı kılacağı, örgütsel yapıdaki dönüşümün ne kadar derine inebileceği henüz net değil.

Asıl Yenilik Nerede?

CHP için gerçek yenilik, sadece genel başkanın değişmesiyle değil, partinin halkla kurduğu ilişkinin yeniden tanımlanmasıyla mümkündür. Yenilik; mahalle muhtarından genç işsize, apartman yöneticisinden kadın emekçiye kadar toplumun her kesimiyle temas edebilen bir siyaset anlayışını gerektirir.

Parti içi demokrasinin güçlendirilmesi, gençlerin ve kadınların karar alma süreçlerinde yer alması, sosyal demokrat değerlerin çağın diliyle yeniden inşa edilmesi bu yaklaşımın temel taşlarıdır.

Son Söz: Sentez Zamanı

Kılıçdaroğlu’nun birleştirici ama yorgun çizgisi ile Özel’in enerjik ama henüz kurumsallaşmamış çizgisi arasında bir tercih yapmak zorunda değiliz. Belki de CHP için yol, bu iki yaklaşımın en güçlü yönlerini sentezlemekten geçiyor.

Gerçek yenilik, vitrine konan isimlerde değil, siyasetin temelinde yapılacak cesur dönüşümlerde gizli.