İnsanlar doğar,büyür ve ölürler.Kimi erken yaşta ölür,kimi geç yaşta.Bizim inancımıza göre bu amel defterinde kaydedilmiştir.Ne bir dakika erken,ne bir dakika geç…Hiç kimse ölümsüz değildir.Nice şahlar,sultanlar, peygamberler ölmüştür.Allah’la rabıtalı olan peygamberler bile bu hazin sondan kaçamamıştır.Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamıştır.Bizim gibi faniler bu dünyanın nimetlerinden faydalanıp nihayetinde göç edip giderler.Madem sonunda ölüm var ve biz bunu biliyoruz neden doğru insan olmakta tereddüt ediyoruz.Şu fani dünyada güzel ahlak dururken,helalinden para kazanıp çoluğumuzu,çocuğumuzu beslemek varken neden harama el uzatıyoruz.Götüreceğimiz bir iki metre bez için bunca zulme gerek var mı?Katlarım olsun,villalarım olsun,lüks arabalarım olsun düşüncesi insanın beynine nasıl bir gerekçe olabilir ki,işleyebiliyor.Soru şu;acaba insanın hayat kariyeri planlanırken bunlar yazılı mıydı?Yani insan doğduğunda büyüyünce nasıl bir basamakta ilerleyeceği belli miydi?Böyle bir şey varsa kimini zengin, kimini fakir bir kulvarda ilerletmek bu planın bir parçası mı?Gerçeği söylemek gerekirse böyle bir planlamanın yapıldığını zannetmiyorum.Ama tereddütlerimi de mazur görün.Eğer bir ülkede bir grup insan bir eli yağda,bir eli balda yaşarken,diğer grup insan pazardan sebze meyve topluyorsa bu büyük bir adaletsizlik değil mi?Yükü ve sorumluluğu kimseye atamayız.Ama bunları ortaya çıkaran etkenleri de tartışmadan edemeyiz.Çünkü bu öyle bir derin yaradır ki;ömür boyu kapamaz. Nihayetinde arada ki bu uçurum o kadar açılmış ki,kapanması ancak mahşerde mümkün.Komşusu açken tok yatan bizden değildir denilince komşu yatağa tok mu giriyor?Tabiki değil.Bir lokantada 300 bin TL ödeyenle Kemal Sunal’ın filminde olduğu gibi camın dışında tavuk dönere ekmeğini süren aynı havayı teneffüs ediyor.O insana fakirliği anlatamazsın.Anlamaz ve zaten seninle aynı kulvarda olmadığı için bu soru askıda kalır. Zor bir denklem.Bu böyle devam eder mi? Etmez,etmemeli.Bunu yazarken bile kendimi inandırmaya çalışıyorum ama nafile.Sadece kendimi kandırıyorum.Bu sadece zenginlik, fakirlik meselesi değil bu bir ahlak meselesidir.Ahlak o kadar bozulmuş ki kısa sürede bunun düzelme ihtimali yok.Necip Fazıl’ın dediği gibi bir insan yaratmak lazım. Kim,nasıl,ne zaman?Bu sorular yanıtsız.Bir kurtarıcı lazım.Yeni bir nesil yaratmak için toplumu ikna edebilecek birine ihtiyaç var. Yoksa bu toplumsal yozlaşmanın önüne geçmek mümkün değil.

İlk paragrafta sorduğumuz soruları bir kenara atalım.Hiç sorulmamış farzedelim.Bu kayıkçı kavgasında,bu servet transferinde kişi başı milli gelirin artırılacağı yalanlarını da bertaraf ederek şu can alıcı soruyu soralım. Bu körpe beyinlere kısa sürede zengin olma hayalini kim neden aşılıyor.Bunda ailenin etkisi çok fazla ama esas etken çevre.Okul diyenler olabilir,onu da tartışmak gerekir.Bir çocuk daha küçük yaşta ben zengin olacağım, lüks arabalara bineceğim diyorsa burada bir zaman çatışması vardır.Neden daha küçük yaşta böyle hayallere kapılıyor. Bu doğru insan profiline uyuyor mu?Ben tabiki ticarete,helal para kazanmaya karşı değilim.Ama aşırı para hırsı çocukluktan itibaren bazılarını kısa yoldan para kazanmaya itiyor ve özellikle son zamanlarda sanal kumar operasyonlarını gördükçe bu suça bulaşan çocuk yaşta insanların göreceli olarak sayılarının arttığına şahit oluyoruz.Bu çevrenin verdiği zarardan başka bir şey değil. Hepimiz hata yapabiliriz,bazen ham hayal peşinde koşabiliriz ama bunu bir yere kadar yürütürüz.Sonra onun çıkmaz bir sokak olduğu ayracına vararak vazgeçeriz.Ama çevre baskısına direnemeyenler bu cenderenin içinde yoluna devam ediyorlar.

Biz burada bir anektod için bu yazıyı kaleme alıyoruz.Olay sadece genç yaşta zengin olmak değil bunun ötesinde bir suça meyletme sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Bugün uyuşturucu kullanma yaşı ortaokullara kadar inmiş vaziyettte.Uyuşturucu baronları torbacılar vasıtasıyla genç dimağları zehirlemekten imtina etmiyorlar.Çocuk yaşta cinayet işleyen insanlara rastlamak toplumsal hafızamızı kaybetmemize neden oluyor.Son iki haftada 16 yaşlarında üç genç cinayet işledi.Annesini babasını öldürenler var.Yani yetkililerin bu cinayetleri iyice irdelemeleri gerekmez mi?Suça teşvik edilen bu çocuklar ile ilgili bakanlıklar ne gibi önlem alıyor? Sadece yakalayıp cezaevine atmakla bu sorun çözülmez.Sorun daha derinlerde.Önce bunun ayrımını yapalım.Keza kadın cinayetleri de aynı şekilde değerlendirilmeli.Aile bakanlığı niçin var?Lüks arabalara binilerek bu olayların üstü örtülemez.Bunun her yönüyle araştırılması,ülkenin her tarafında toplumun bilinçlendirilmesi için toplantılar yapılmalı.

Peki biz doğru insanı nasıl bulacağız?Tüm insanları yok ederek yeni bir nesil mi yaratacağız?Doğru insanı bulmak için üç saçayağı var.Bunlar aile,okul ve çevre.Hani sokak röportajlarında kızlar neden evlenmiyorsun denildiğinde karşıma doğru bir insan çıkmadı diyorlar ya işte olayın püf noktası burada.Bir insanın ailesi istisnalar kaideyi bozmamakla birlikte çocuğunun kötü biri olmasını istemez.Her aile çocuğunu güzel ahlaklı bir şekilde yetiştirmekle mükelleftir. Ona doğruluğu,dürüstlüğü öğretmek,haramı helali öğretmek ve insanlara nasıl faydalı olacağını öğretmekle görevlidir.Bunun aksi düşünülemez.İşte doğru insanın inşaası öncelikle aileden başlar.Ama ailelerinde bilinçli olması gerekir.İleriyi düşünen,geleceği öngören sağlam bir kafaya sahip olması lazım. Okul tam ailenin başladığı yeri tamamlayan en büyük unsurdur.İyi bir eğitim alan gençlerin suç işleme oranı bir o kadar düşmektedir.Ama burada eğitimde fırsat eşitliğinin tam manasıyla ikame edilmesi gerekir.Özel okul,resmi okul ayrımı bir an önce sonlandırılmalı,her çocuk eğitimden ama kaliteli eğitimden yararlanmalıdır.Üçüncü merhale çevre.Toplum,arkadaş ortamı çok çok önemlidir.Bir genç bazen kiminle oturup kalkacağını farketmeyebilir.Burada ailenin çocuğunu iyi takip etmesi lazım.

Hülasa doğru insanı bulmak zorundayız. İyi ahlaklı,dürüst,harama el atmayan bir nesil yetiştirmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız.Bu toplu iğne ile kuyu kazmak gibi bir şey ama olsun.Madem bu coğrafyada yaşıyoruz gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak lazım.Haram para ile haksız kazancın önüne geçmeliyiz. Torpili kaldırmalıyız.Mülakatla insanların hakkını yememeliyiz.Soru çalarak,yalakalık yaparak işe başlamanın,görevde yükselmenin önüne geçmeliyiz.Topluma güzel örnekler ile moral motive etmeliyiz.Lüksten,israftan kaçınmalıyız.Söylemlerimizle,eylemlerimiz tezat teşkil etmemeli.ilkede birlik,hedefte birlik düsturuyla hareket etmeliyiz.Yoksa her şey boş bir çuvalın devrilmesi gibi elimizden kayıp gidecek.Son pişmanlık fayda etmez. Doğru insan bulunur ama oranı ne kadar olur bilmiyorum.Çokta fazla olacağını tahmin etmiyorum.