Gündelik yaşamımızda hepimizin karşılaştığı ama çoğu zaman tanımlamakta zorlandığı bir davranış biçimi vardır: Pasif-agresif tutumlar. Bazen bir arkadaşın devamlı geç kalması, bazen bir iş arkadaşının e-postanıza yanıt vermemesi, bazen de bir aile üyesinin gereksinimlerinizi fark etmesine rağmen görmezden gelmesi… Bunların hepsi bir iletişim biçimi olabilir. Adını açıkça söyleyemediğimiz ama hissettiğimiz o mesafe, o sessiz direnç, o içten içe hissedilen gerilim… İşte tüm bunların altında pasif-agresif kişilik özellikleri yatıyor olabilir.
Pasif-agresif davranış nedir?
Pasif-agresif davranış, insanın öfkesini ya da hoşnutsuzluğunu açık bir şekilde ifade etmeyip, bunu dolaylı yollarla ortaya koymasıdır. Bu insanlar çatışmadan kaçınır gibi görünseler de, aslında içlerinde biriken hisleri bastırmaz, yalnızca başka bir yolla dışa vururlar. Bu dışavurum çoğunlukla inkar, erteleme, unutma, iletişimi sabote etme, alay etme ya da kırıcı şakalarla gerçekleşir.
Örneğin bir insan sizden bir iyilik isteyip, siz reddettiğinizde size “Sen bilirsin, zaten senin için önemli değilim,” diyorsa ve bunu gülümseyerek söylüyorsa, bu muhtemelen bir pasif-agresif tepkidir. Sözde sakinlik içinde sunulan bu tepki, aslında içinde yoğun bir kızgınlık barındırır.
Neden pasif-agresif oluruz?
Pasif-agresif davranışlar çoğunlukla doğrudan öfke ifadesinin öğrenilmediği ya da hoş görülmediği aile ve toplum yapılarında gelişir. Çocuklukta hislerin bastırılması, öfkenin kötü bir şey olarak öğretilmesi ya da cezalandırılması, bireyin bu hissi doğrudan ifade etmesine engel olur. Öfke gibi güçlü duygular açıkça gösterilemediğinde, başka kanallar aracılığıyla, daha dolaylı ve masum görünen yollarla dışa vurulur.
Bir başka etken de güç dengesizlikleridir. Örneğin patronuna doğrudan kızamayan bir çalışan, işini geciktirerek ya da eksik yaparak tepkisini gösterebilir. Burada doğrudan saldırı yerine pasif direniş tercih edilir.
Pasif-agresif kişilerin davranış kalıpları
Pasif-agresif kişiler çoğunlukla şu davranışları sergiler:
* Sürekli erteleme ve oyalama: Söz verdiği şeyleri yerine getirmekte gecikir, işbirliği yapar gibi görünür ama işleri sabote eder.
* İnatçılık ve direnç: Açıkça “Hayır” demez ama yapılacak işi isteksizce yapar, süreci yavaşlatır.
* İma yoluyla iletişim: Duygularını ve düşüncelerini açıkça söylemek yerine, iğneleyici ya da ima dolu cümleler kurar.
* Mağdur rolüne sığınma: Sürekli kendisini haksızlığa uğramış hisseder ve bu yolla suçluluk duygusu yaratır.
* Sessiz cezalandırma: Küsme, trip atma, iletişim kurmama gibi yöntemlerle karşısındaki kişiyi cezalandırır.
Bu davranışlar kısa vadede çatışmadan kaçınma gibi görünse de, uzun vadede ilişkilerde güvensizlik, kırgınlık ve kopmalara neden olur.
Pasif-agresif kişiliğin ilişkilerdeki yansıması
Pasif-agresif tutumlar ilişkilerde ciddi problemlere yol açabilir. Karşılıklı güveni zedeler, açık iletişimi engeller. Partnerler arasında biriken kırgınlıklar dile getirilemeden, zamanla daha büyük problemlere dönüşür. Bir taraf devamlı ima yoluyla mesaj vermeye çalışırken, diğer taraf bu mesajları anlamakta zorlanabilir ya da yanlış anlayabilir.
Örneğin, “Sen istersen öyle yapalım” diyerek söylenen ama aslında “Ben istemiyorum” anlamı taşıyan bir cümle, sağlıklı bir iletişim değildir. Bu tür ifadeler zamanla karşılıklı anlaşılmayı zorlaştırır ve duygusal mesafeyi artırır.
Pasif-agresif davranışlarla nasıl başa çıkılır?
Pasif-agresif davranışlarla başa çıkmak, hem kişisel farkındalık hem de sağlıklı iletişim yetenekleri gerektirir. İşte bazı öneriler:
1. Duygularınızı adlandırın: Karşınızdaki insanın davranışı sizde hangi duyguyu uyandırıyor? Kızgınlık, kırgınlık, hayal kırıklığı… Bu duyguları fark edin ve içselleştirmeden ifade etmeye çalışın.
2. Açık ve doğrudan iletişim kurun: İma ya da alay yerine, net cümlelerle ne hissettiğinizi ve ne beklediğinizi söyleyin. “Sen bana böyle dediğinde, kendimi değersiz hissediyorum” gibi ben dili kullanın.
3. Sınırlar koyun: Karşınızdaki insan sizi devamlı manipüle ediyorsa, sağlıklı sınırlar belirleyin. “Bu şekilde konuşulmasından rahatsız oluyorum, lütfen daha açık olalım” demek bir sınır çizimidir.
4. Sabırlı ama net olun: Pasif-agresif kişiler çoğu zaman bu davranış kalıplarını bilinçsizce sürdürür. Onları doğrudan suçlamak yerine, davranışın etkisini anlatmak daha işlevsel olabilir.
Pasif-agresif davranışı aşmak mümkün mü?
Elbette. Pasif-agresif tutumlar bir savunma mekanizmasıdır. Bu savunma mekanizması zamanla kişinin kendisine de zarar vermeye başlar. Bu sebeple kişi, bu tutumların kökenini fark edip, hislerini daha açık ve sağlıklı yollarla ifade etmeyi öğrenebilir.
Psikoterapi bu süreçte çok etkili olabilir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve şema terapi gibi yöntemlerle kişinin bu davranış biçimlerinin altında yatan inançları fark etmesi ve değiştirmesi sağlanabilir.
Toplum olarak pasif-agresif miyiz?
Ne yazık ki evet, çoğu zaman toplumsal olarak açık çatışmadan kaçınır, dolaylı yollarla iletişim kurarız. “Kırk yıl hatırı var” diye öfkemizi yutar, “Aman huzurumuz bozulmasın” diye sorunları halının altına süpürürüz. Fakat bu tutumlar kısa vadede huzur getiriyor gibi görünse de, uzun vadede kişileri içten içe yıpratır. Hisler bastırıldıkça, beden diliyle, davranışlarla, sessizlikle dışa vurulur.
Daha sağlıklı bir toplum için daha açık, dürüst ve doğrudan bir iletişim kültürünü geliştirmemiz gerekiyor. Öfkeyi de, kırgınlığı da, mutluluğu da ifade edebilmek bir erdemdir.
Sonuç Olarak,
pasif-agresif davranışlar göründüğü kadar masum değildir. Sessiz kalan her duygu, başka bir yolla ortaya çıkmak ister. Bunu bazen geciken bir cevap, bazen unutulan bir randevu, bazen de anlamını çözemediğimiz bir bakışla hissederiz. Bu yüzden duygularımızı tanımayı, onları bastırmadan ama zarar vermeden ifade etmeyi öğrenmek, hem kendimiz hem de ilişkilerimiz için büyük bir adımdır.