Biz kadınların özgürlüğüne, sanatın sesine, sahnenin ışığına dokunan her saldırıyı görüyoruz. Manifest grubuna açılan soruşturma yalnızca bir gruba değil; kadınların sahneye, hayata, söze ve sese çıkma hakkına yönelmiş bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. Bu tehdit yeni değildir. Yüzyıllardır kadın bedenini susturmak, sesini kısmak, varlığını görünmez kılmak isteyen zihniyetin bugünkü yansımasıdır.
Binlerce çocuk gelin hâlâ karanlıkta ağlıyor. 15 yaşında işçileştirilmiş, sömürülmüş, katledilmiş kız çocuklarının adı sokaklarda yankılanıyor. Kadınların yaşam güvencesi olan 6284 sayılı yasayı görmezden gelenler, kadın cinayetlerini faillerin omzuna bırakıp yürüyenler, yüzlerce Narin’i, yüzlerce Rojin’i unutturmak için susuyorlar. Ama söz konusu bir kadının sahnedeki varlığı, kıyafeti, özgürce duruşu olunca; birden milyonlarca ses sosyal medyada aynı nefretle birleşiyor. İşte bu rezalettir. İşte bu utançtır.
Sanatın görevi aynadır. Sahne, hakikatin en çıplak yeridir. Kadın, bu ülkenin sahnesinde özgürce durabildiği gün, zincirler çatırdar. Kadından korkuyorlar. Kadının özgürce şarkı söylemesinden, dans etmesinden, kahkahasından, sahneye çıktığında göz kamaştırmasından korkuyorlar. Çünkü biliyorlar: Kadın özgürleştiğinde, sanat özgürleştiğinde, hayat özgürleşecektir.
Bu saldırıları reddediyoruz. Biz bu utancı kabul etmiyoruz. Kadının sahnesine, sanatına, kıyafetine, bedenine, sözüne, isyanına dokunamazsınız! Siz kadın cinayetlerine susarken, biz bağırıyoruz. Siz çocuk gelinleri görmezden gelirken, biz onların haykırışını duyuruyoruz. Siz sahneyi karartmak isterken, biz ışığı büyütüyoruz.
Manifest yalnızca bir grup değildir. Manifest, susmayan kadının kendisidir. Sahneyi özgürlükle dolduran her kadın, adı ne olursa olsun, bu baskılara karşı bir manifestodur.
Biz susmayacağız.
Biz geri adım atmayacağız.
Kadının sesini kısmak isteyenlere karşı daha yüksek söyleyeceğiz.
Sahneyi karartmak isteyenlere karşı ışığı büyüteceğiz.
Nefretin diline karşı kardeşliğin, özgürlüğün, dayanışmanın sözünü kuracağız.
Biz, sahneye çıkan kadınların yanında duranlarız.
Biz, çocuk gelinlere “hayır” diyenleriz.
Biz, 15 yaşında katledilen kız çocuklarının hesabını soranlarız.
Biz, 6284’ün yaşam güvencemiz olduğunu hatırlatanlarız.
Biz, faili meçhul bırakılan her kadın cinayetinin izini sürenleriz.
Biliyoruz: Kadın özgürleşirse, toplum özgürleşir.
Biliyoruz: Sanat özgürleşirse, hayat özgürleşir.
Ve biliyoruz: Karanlığa mahkûm etmek isteyenler, kadınların özgürlük ateşinin karşısında duramayacak.
İşte bizim manifestomuz budur:
Kadının sahnesine, sanatına, bedenine, sözüne dokunamazsınız!
Sanatın ışığını söndüremezsiniz!
Kadının özgürlüğünü engelleyemezsiniz!
Biz buradayız, çoğalıyoruz, büyüyoruz.
Biz hep birlikte, özgürlük için, hayat için, sahne için, kadın için susmayacağız.