Okulların açılacağı hafta eğitim öğretime hazırlık durumları ile ilgili bir yazı yazmayı planlamıştım ancak vicdanım Filistinli çocukların yaşadığı zulme sessiz kalamıyor.
Filistin’de yaşanan zulüm, artık sıradan bir savaşın değil, topyekûn bir soykırımın adı oldu.
Çocuklar, kadınlar, yaşlılar…
Bombaların hedefinde sadece insanlar değil, insanlığın ta kendisi var. Dünya utanç verici bir sessizlik içinde; kimileri izliyor, kimileri kınıyor, kimileri de üç kuruşluk çıkarı uğruna susuyor.

Peki ya Türkiye?

Yıllardır “mazlumun hamisi” edasıyla kürsülerden nutuk atanların, iş uygulamaya gelince koca bir sıfıra dönüşmesi değil midir bugün yaşadığımız?
On yıllardır “Filistin davası” üzerinden iç siyasette oy devşirenler, bugün Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken hangi vicdanla hâlâ susabiliyor? İktidarın elinde sadece kınama ve sosyal medya paylaşımından başka ne yaptırım var?

Oysa ortada İspanya örneği var...

Baskılara rağmen geri adım atmayan, açıkça Filistin’in yanında duran, İsrail karşısında net tavır koyan cesur bir ülke…
50 gemilik insani yardım filosunu Filistin'e gönderiyor.
Gemilerde ismi duyulmuş kişilerle birlikte...
Avrupa’nın ortasında, tüm tehditlere rağmen dik duran bir başkent Madrid var. Onlar riski ve bedelini göze alıyor. Peki, yıllardır “ümmetin lideri” olduğunu söyleyen Ankara neden susuyor?

Diplomasiymiş, dengelermiş, ticari ilişkilermiş… Bırakın bu masalları! Bir ülkenin gerçek liderliği, işte böyle günlerde sınanır. Bugün Gazze’de ölümü bekleyen bir çocuğun gözyaşı, bütün o çıkar hesaplarını yerle bir etmeye yetmez mi?
Artık şunu açıkça söylemek gerekiyor: Susmak, izlemek, kınamak; bütün bunlar zulme ortak olmaktır.
İspanya cesaretiyle tarihe geçiyor. Türkiye ise bu sessizliğiyle, korkarım ki utançla anılacak bir noktaya gelecek!

Ve en acısı da şu: Gazze’nin çocukları sadece İsrail’in bombalarına değil, İslam ve Arap dünyasının utanç verici sessizliğine de kurban gidiyor.