Televizyon içerikleri, özellikle de son yıllarda; dönemin popüler konu ve olayları üzerine şekilleniyor. Bir dönem asker dizileri popülerdi, başka bir dönem ise doktor dizileri... Sonra uydurma tarih dizileri popüler oldu. Bunlara ek olarak popülerliğini hiç yitirmeyen mafyatik dizileri de ekranlarda bolca görüyoruz. Son zamanlarda ise tarikat dizileri revaçta. Gündem olma aşamaları da oldukça ilginç bu dizilerin. Tarikat eleştirisi yaptıkları şeklinde bir pazarlama ile oldu ortaya çıkışları.

Kızıl Goncalar, Kızılcık Şerbeti gibi dizileri örnek olarak gösterebiliriz. Ulusal kanallarda dizi seyreden biri olmamama rağmen, benim bile kulağıma fazlaca çalındı bu yapımlar. RTÜK tarafından yasaklanma haberleri de ortaya çıkınca, daha dikkat çekici bir hâl aldılar. "Tarikat eleştirisi yapıyorlar, cemaatlerin gizli işlerini ortaya döküyorlar, o yüzden yasaklandılar." şeklinde argümanlarla da hızlı bir şekilde ve yüksek bir seyirci potansiyeli yakaladılar. Bunca yıldır tarikatleri ülkenin birçok kurumuna yerleştiren veya dolaylı yollardan yerleşmelerine olanak sağlayan bu iktidar varken, nasıl eleştiri yapılabildiler acaba diye biraz bakayım dedim. Sonuç olarak beklediğim ve beni şaşırtmayan bir gerçek çıktı karşıma.

Söylemem gerekli ki bu diziler, tamamen tarikat güzelleyen yapımlar. Öncelikle kendime şu soruyu sordum: cidden tarikatleri eleştiren bir yapım nasıl olurdu? Herhalde ilk olarak çocuk istismarına değinirler dedim. Peki bu dizilerde ne görüyoruz? Mesela Kızıl Goncalar adlı yapım, çocuk istismarını romantize eden bir dizi. Çocuk yaşta birinin zorla evlendirilme hikayesini görüyoruz. "E ne var bunda, tarikatlerde böyle şeyler var." diyebilirsiniz. Buradaki sorun, devlet çocuğu bu durumdan kurtarınca ortaya çıkıyor. Kurtarılınca değil, tarikatın içinde huzur bulan ve mürşit kocasının eteğini öpünce mutlu olan bir çocuk profili görüyoruz. Evet tam olarak böyle bir sahne var. Çocuk yaşta evlenmeye zorlanan birisi, tarikat liderinin eteğini öpüyor. Bunun yanı sıra pozitif bilimlerin karşısında, tarikat kurtuluş noktası olarak gösteriliyor. Dizide psikiyatrin yardım edemediği bir uyuşturucu bağımlısı, tarikat içinde iyileşiyor. Ne kadar yardımsever değil mi bu tarikatler. Dizide gösterilenler aşağı yukarı böyle. Burada herhangi bir şekilde tarikat eleştirisi görebiliyor musunuz? Ben göremiyorum, aksine tarikat propagandası ve güzellemesi görüyorum.

Gelelim Kızılcık Şerbeti dizisine. Bu dizide de tüm kadınlar, adeta İslamcı erkeklerin himayesi altına girmek için yarışıyor. İslamcı olarak lanse edilen erkekleri, aile kurumuna sahip çıkan ve maddi olanağı oldukça güçlü figürler olarak görüyoruz. Laik diyebileceğimiz karakterlerin ise bahsettiğimiz açılardan oldukça eksik olduklarını görüyoruz. Zengin kayınpederine iş dilenen baba karakterini ve Nursema'yla evlenen, fakat erkeklik rolleri bakımından oldukça kusurlu gösterilen karakterimizi, bahsettiğim duruma örnek olarak verebiliriz. Dizide belki de en spesifik örnek; yine laik görünümlü Kıvılcım karakterinin İslamcı bir erkeğe, amiyane tabirle kuma giden kızına sarf ettiği sözler: "çıkar o başındakini!" Kıvılcım, kızının evli bir erkekle kıydığı imam nikahına değil, başörtüsüne tepki gösteriyor. İslamcıların mağduriyet maratonlarında keyifle ezip geçebilecekleri bir seküler karakter daha. İşte tam da bu yüzden; dizinin iddia edildiği gibi eleştiriyi değil, propagandayı sahiplendiğini  düşünüyorum.

Fakat yine de "Tarikat gerçekleri böyle, diziler de bunları eleştiriyor işte." diyen oldukça insan görüyorum. Bu dizilerin amacı da tam olarak bu şekilde düşünmenizi sağlamak ve eleştiri yapıyor gibi görünmek. Gerçekte olan ise tarikatleri tam merkezlerine alarak dini öğretilerini anlatmak, övmek ve yaymak. Yirmi yıldan fazladan beridir dini silah olarak kullanan, bu şekilde de ülkenin tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçiren bir yönetimin, kendi pisliklerini televizyonlarda göstereceğine inanmıyorsunuz değil mi? Lütfen bu kadar saf olmayın. Mevcut iktidarın yönetime geldiği günden bu yana ülkede gerçekleşen olaylara birazcık hakim olan kişi, laiklikten her geçen gün uzaklaştığımızı; dini öğretilerin, cemaatlerin ve tarikatlerin ise her geçen gün virüs gibi yayıldıklarını görüyordur. Eğer ki görmüyorsa, görmek istemiyordur. O yüzden bu ve benzeri kişilere bir şeyleri anlatmak için kendinizi yormayın. Çünkü hiç kimse, görmek istemeyen birisi kadar kör olamaz.