Son yıllarda trol kelimesini sıkça duyduğunuza eminim. İskandinav kültüründe ya da fantastik eserlerde karşımıza çıkan devler ya da balık yakalamak için kullanılan ağlar değil bahsettiğim şey. İnternet trollüğü desem daha yerinde olacak sanki. İnternet trolleri bundan on yıl kadar önce, “internette şakacı gönderiler paylaşan veya yorumlarıyla anlamsız tartışmalar körükleyen kişi” anlamına geliyordu. Günümüzde ise bu terim; muhatap aldıkları kişileri kışkırtmak, kızdırmak, galeyana getirmek veya üzmek amacıyla çeşitli paylaşım ve yorumlarda bulunan kişiler için kullanılıyor. İnsanların hassasiyetinden, bireylerin aşırı tepkilerinden beslenen, yıkıcı bir tutum benimseyen ve dikkat çekme amacı taşıyan provokatörler de diyebiliriz bunlar için. Amaçları; tartışmaları sabote etmek, tarafları kutuplaştırmak, fevri tepkilere sebebiyet verip kimsenin birbirini dinlemediği ve ön yargıların derinleştiği bir ortam yaratmak. Çoğunlukla sahte hesaplar kullanarak kimliklerini gizleyen troller, son yıllarda maaşlı memurlar haline evrilmiş durumdalar.

Çoğunlukla iktidar odaklarının hizmetinde karşımıza çıkan troller; aldıkları talimatlara göre, sosyal medya hesaplarından çok sayıda paylaşım yaparlar. Bazı fikirleri insanlara kabul ettirmek ya da birilerini karalamak, linç etmek gibi hedefleri vardır. Gündem değiştirmek ya da belirlemek için binlerce sahte hesaptan, birbirinin neredeyse kopyası içerikler paylaşırlar. İktidarın maşaları olarak görev yapan bu paralı troller, genellikle eleştiri yapan ya da muhalif olan kişilere karşı kullanılır. İktidarı rahatsız eden kişi ve kurumlar, trol orduları tarafından gerçek ya da yalan, rahatsız edici bir detay ya da olay üzerinden linç edilmeye başlanırlar. Benzer şekilde iktidarın hoşuna gitmeyen bir gündem mevcutsa; toplumun hassasiyet duyduğu bir konu üzerine binlerce mesaj atıp, içerikler paylaşarak gündemi değiştirmek için harekete geçerler.

Sosyal medya kullanımı konusunda, bilinçten tamamen yoksun bir millet olduğumuz için troller tarafından değiştirilen gündeme, farkında olmadan biz de destek verebiliyoruz. Ya kızıp, sinirlenerek etkileşime sebebiyet veriyor ya da doğrudan trollerin oluşturduğu gündemi savunabiliyoruz. Böylelikle de ortaya bir çatışma hali çıkıyor. Bu çatışmanın sebebi bir gün insan hakları, başörtüsü, seccade; başka bir gün Filistin, tarikatler veya Atatürk gibi herhangi bir konu olabiliyor. Kısacası toplumun hassasiyet duyduğu ne varsa, gündemi belirlemek ya da değiştirmek amacıyla kullanılabiliyor. Etkileşimin içine ne şekilde dahil olduğumuzun çok da önemi yok. Sonuç olarak nur topu gibi yeni bir gündem ortaya çıkıyor. Ta ki yenisine ihtiyaç duyulana kadar...

Paralı trollere, parasız roller olarak verdiğimiz destek tam olarak bu şekilde gelişiyor. Bu trollerin hepsi iktidara bağlı değil tabii ki. Futbol takımlarından, tarikatlere kadar çeşitli grup ve oluşumların da trol orduları bulunabiliyor. En etkilisi iktidar kanadındakiler olduğu için çoğunlukla  onlara değinmeyi daha doğru buldum. Yapılan onlarca araştırma, toplumsal kriz anlarında bile sosyal medyadaki tartışmaları şekillendiren ya da derinleştiren aktörlerin başında trollerin geldiğini ortaya koyuyor. Bu sebeple de maaşlı trollüğün bir meslek olarak, iktidar sahipleri ve güç odaklarının kullandığı yeni bir propaganda aracına dönüşmesi şaşırtıcı gelmiyor.

Günümüzde sosyal medya kullanmayan insan neredeyse yok diyebiliriz. Gündemi artık televizyon ve gazetelerden değil, sosyal medya platformlarından takip ediyoruz. Fakat interneti bilinçsiz kullanan bir toplum olduğumuz için, gündemimiz de troller tarafından belirlenebiliyor ya da şekillendirilebiliyor. Bu yüzden; kime, neye, nereye ve ne yazdığımıza iki kere düşünüp karar vermeliyiz. Aksi takdirde eleştirdiğimiz, kızdığımız şeylere de dolaylı yollardan destek olabiliriz. Paralı trollüğü bir meslek olarak tercih edebilirsiniz, bu bir karakter meselesidir! Fakat bu trollerin parasız destekçileri olmak bir tercih değil, kişisel bir aptallıktır!