Hiç kimse, “ABD hâlâ dünyanın bir numaralı ve tek kutuplu gücü” diyemez.
Hiç kimse, işgalci İsrail’in ABD’nin piyonu olmadığını iddia edemez.
Hiç kimse sadece “Din” penceresinden bakarak İran’ın parçalanmasına hizmet edemez.
Hiç kimse tüm olgulara, oluşlara rağmen, son vuruşun Türkiye olmayacağını iddia bile edemez.
Netlik de desek, açıklık da desek, pozitiflik de desek, hangi yandan ne türden bakarsak bakalım, görünen gerçeklikler balçıkla sıvanamaz.
Kendisine bel bağlayanların çokluğuna ve hatta kendisini yeniden seçenlerin yaygınlığına bakıldığında Trump’ın BİLE kandırıldığını, ABD yöneticilerinin gerçekte çok uluslu şirketler tarafından seçildiğini, süslü ya da gerçekçi olması planlanan vaatlerle Amerikan halkının kandırılamayacağı kısa zamanda görüldü. Yalnız Amerikalılar mı gördü, yok, tüm dünya gördü…
Suriye’den çekilmedi
İsrail’i her türlü desteklemeye devam etti.
Terör örgütleriyle ilişkisini kesmedi.
Amerikan halkına harcanacak paraları sömürgeleştirme uğruna saçmaya devam etti.
Ülkemiz semalarında uçaklarını gezdirmeye başladı, üsleri yetmemiş olacak ki…
Gelelim sadede;
ABD emperyalist bir ülkedir. Büyük Ortadoğu Projesinde ısrarcıdır.
İsrail, boyuna, sayısına, zenginliklerine (!) bakmadan kudurganlığını sürdürmektedir.
Bütün bunlar tamam. Anladık. Bildik. Biliyorduk.
Bilmediğimiz ne?
Yönetenlerimizin bu konularda ne düşündükleri ne yapmak istedikleri ne gibi tedbirler aldıkları, bir planlarının olup olmadığı…
Trump, İsrail ve İran arasında antlaşma olsun istemiş!
İstek kimden ve ne koşulda geldi?
İsrail, yığınlaşma molası mı istedi?
İran ne diyor?
Ateşkes mi antlaşma mı?
Kimse kimseyi aldatmaya kalkışmasın. Kimsenin gücü kimseye yeter durumda değil çünkü ve aynı zamanda HAKLILIK zemini de en önemli alandır!
Zafer, her koşulda ve her zaman, süresi ne olursa olsun, mazlumdan, haklıdan, doğrudan yana olmaktadır, olur, olacaktır…
Çünkü “En GÜÇLÜ ilaç sabırdır!”
Sabır sınırlarını zorlamadan elbette…