Sevr (1920) ile istediklerini alamadılar.
Tapu senedimiz ve varlık nedenimiz Lozan Antlaşmasını ABD imzalamadı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı sürecinde Anadolu’da yirmi bir isyan çıkarıldı.
Cumhuriyet’in ilanından sonra iki büyük (Kürt isyanları-Şeyh Sait ve Seyit Rıza) isyan çıkarıldı.
Ne yaptılarsa istediklerini elde edemediler. Ancak bıkmadılar ve vazgeçmediler.
Kiralık adamlarını, hainleri, parasal düşkünleri bulup tasmalarını tuttular.
Bir taraftan dinî duyguları kullanarak (FETÖ) diğer taraftan da etnik (Kürt ayağını) yapılanmaları kullanarak kaşımaya başladılar.
ABD Başkanı Obama’nın “Kara gücüm” dediği bölücü örgütlenmeler kırk yıl boyunca öldürdü, yaktı, kırdı, yok etti…
Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu bölücülüğün de sonu, kurucusu tarafından getirildi. PKK örgütünün tüm kollarının kongreyi toplayıp kendilerini feshetmelerini ve silahları teslim etmelerini isteyerek AB-D’nin heveslerini kursaklarında bıraktı.
Ancak her şey bu biçimde yazmak kadar kolay olmadı ve olmuyor.
Önce dağdan ses geldi; “Abdullah Öcalan bırakılsın, kongreyi toplasın ve gereğini yapalım…” diye.
Sonra DEM partiden çıkan sesi duyduk; “Öcalan’ın çalışma koşulları iyileştirilsin, kongrenin toplayıcısı olsun vb.”
Suriye’deki PKK kolu PYD lideri Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Şara arasında bir anlaşma yapıldı ve kuvvetlerin birleştirilmesine karar verildi. Ancak AB-D emperyalistleri huyları ve amaçları gereği her noktaya parmak soktukları için bütün bu olanlara da yabancı kalmadılar…
Bölmeye ve parçalamaya yeminli olduklarını göstermeyi sürdürüyorlar. İmralı heyetindeki DEM Parti temsilcilerinden Sırrı Süreyya Önder ölüm döşeğinde.
DEM gençliği 1 Mayıs’ta DEM’den ayrı olarak kutlama hazırlıklarında.
Suriye’deki PKK kolları, Suriye yönetimine rağmen Ademi merkeziyetçi tutumlarını yaymakta.
GKRY, Türkî Cumhuriyetlerden aldığı Büyükelçiliklerle kasılmaya ve meydan okumaya hazırlıklı.
Ekonomik sıkıntılar birinci dereceden sorunumuz iken ve üretime hız vermede sanki ayak diretilirken, düşman uyumuyor. Hatta tüm olumsuzlukları fırsat biliyor ve acele ediyor.
Büyük, güçlü, barış içinde, mazlum milletlere hâlâ örnek ve Atatürk’ün yolunda olmamızı istemiyorlar!
Onlar, GÖREVLİ!
Peki biz?
Dikkatli olalım. İnce eleyip sık dokuyalım. “Önce Vatan” diyerek, birliğimizi her şeye rağmen sağlama mücadelesi verelim. Her türlü ayırımcılığa karşı ülke ve millet birlikteliğini önceleyelim.
Sömürgenlerin istediklerine göre değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkının Türk Milleti olduğu bilinciyle davranalım.
İstersek yaparız!
Öyleyse isteyelim!
Hele de 2025 yılında EMEKÇİLERİN 1 Mayıs Mücadele, Birlik ve Dayanışma gününün ertesinde…