Eğer istersek tabii

                Eğer sorumluluk taşıyorsak

                Eğer ülkemizi, milletimizi düşünüyorsak

                Eğer o, çok sevdiğimizi söylediğimiz torunlarımızın sevgisi GERÇEK ise eğer…

                Ağır mı oldu biraz son satır?

                Başka türlü nasıl açıklayabilirim diye düşündüm durdum ve can alıcı yeri bulmaya çalıştım… Ben de torun sahibiyim sizler gibi ve zaman içinde torun sahibi olacaklar gibi…

                Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkabileceği olasılıkları üzerinde yorumlar yapılırken, yanı başımızda günden güne alanı genişletilen ABD ve İngiltere güdümlü saldırganlıklar sürerken, hâlâ şehitlerimizi toprağa vermeye devam ederken sorunun ne olduğu, nasıl kurtulabileceğimiz bu kadar açık ve net iken kör karanlıklarda gezinmek ya da belki yine acıtıcı olacak ama at gözlüklerini çıkarmamak inadı niye?

                Dünyanın on yıllar süren tek kutupluluğunun yerini şimdi çok kutupluluk almakta. Elbette bunu kabullenmek tek kutuplu dünya için hiç de kolay değil ve olmamakta…Ee bu da oldukça normal… Kim ya da hangi sömürgen, egemenliğini kaybetmek ister?

                ABD’nin ve işbirlikçi AB ülkelerinden örneğin İngiltere’nin, Fransa’nın egemenliklerinden vazgeçebileceklerini düşünebilir miyiz?

                Ancak onları, bu egemenlik daha doğrusu sömürgecilik hülyalarından uyandıracak Milletler ve Halklar vardır! Bir dönemin ünlü sloganıydı; Ülkeler bağımsızlık/Milletler kurtuluş/Halklar devrim istiyor!

                Yunanistan, ABD’nin ÜS kalesi oldu,

                Türkiye, Romanya ve Bulgaristan üçlüsünün Karadeniz’in güvenliği için yapılan antlaşmaya Romanya eliyle ABD’nin katılması konu ediliyor,

                Ukrayna’yı Rusya’yla güreşmeye zorlayan ABD, Ukrayna’nın NATO üyeliğini öne sürebiliyor,

                İsrail’in sağ kolu ABD, Filistin halkına yapılan katliamlara onay veriyor,

                Lübnan’daki Arira suikastının faili ABD,

                İran’daki Ulusal kuvvetler lideri stratejist ve saha uzmanı ve yine ABD’nin katlettiği  Kasımi Süleymani’nin anma töreninde yüzün üzerinde insanı katleden ABD…

                Bunları ve dahasını bile bile;

                NATO’nun genişlemesine neden fırsat veriyoruz? Etrafımız ABD tarafından daha iyi sarılsın, daha çok düşmanımız olsun diye mi?

                Neden hâlâ “ABD bizim müttefikimizdir” diyoruz?

                Şehitlerimizi toprağa verirken, onları bu hayattan koparan kurşunların paralarının (Ciddi bir kısmının) Anayasa Mahkemesi’nin bir türlü kapatamadığı şimdilerde adı DEM olan partiye verilen 500 milyon küsur olduğunu bilmiyor muyuz? Ve yaklaşan yerel seçimlerde verilecek olan yüz milyonlarca lira için vicdanlarımız rahat mı?

                Bütün bu belalardan kurtulabiliriz

                Her şey ellerimizde

Beynimizde…

Sıklıkla kullandığımız “Aklımıza mukayet olalım,” sözünü anımsayalım…

“Her şeye rağmen iyi yaşadık… Çocuklarımız için de bunu söyleyebiliriz… Ammaaa torunlarımız için….zor…”

Bunu söylemeyelim o zaman

Çünkü çözüm kolay hem de çok kolay…

Araştıralım, inceleyelim, bulalım, çözümde buluşalım…

Yani GÜÇ olalım ve sevdiklerimize şikâyet, isyan, başkaldırı yerine sağlık, başarı ve mutluluk bırakalım…

Ülkede birlik ve güç, dışarıda da bölge ülkeleriyle beraberlik…

Kurtulabiliriz!