Türkiye’nin dört bir yanından yükselen alevler, sadece ormanları değil, vicdanlarımızı da yakıyor. Son günlerde yaşanan orman yangınları, ülkenin farklı bölgelerinde binlerce hektar alanı kül etti. Yangınlarda sadece ağaçlar değil, sayısız hayvan türü de yok oldu. Ekosistem ağır yara aldı.

Her yıl benzer görüntülerle karşı karşıyayız. Her yıl aynı acı haberler geliyor. Peki, neden?
Uzmanlar yıllardır uyarıyor:
Yangın söndürme uçaklarının sayısı yetersiz.
İtfaiye ekipleri zor koşullarda çalışıyor.
Ormanların korunmasına yönelik önlemler yetersiz kalıyor.

Buna rağmen yıllardır değişen bir şey yok. Devletin öncelikleri tartışma konusu. Milyarlarca lira farklı kurumlara aktarılırken, ormanları korumak için gerekli yatırımlar yapılmıyor.

Ekosistemde yaşanan tahribatın telafisi onlarca yıl alacak. Çünkü orman, sadece ağaç değildir. Orman, kuşların yuvası, ceylanların yaşam alanı, arıların çalıştığı çiçeklerdir. Orman yok olursa, yaşam zincirinin tamamı kırılır.

Peki, bu felaket karşısında ne yapacağız? Sessiz mi kalacağız?
Bu sadece çevre meselesi değil, bir varoluş meselesi. Çocuklarımızın geleceği için, temiz hava için, yaşam için harekete geçmek zorundayız.

Çözüm belli. Daha fazla önlem, daha fazla şeffaflık, daha fazla hesap sorulabilirlik.
Ve en önemlisi, Toplumsal baskı.
Çünkü yetkililer ancak halkın sesi yükseldiğinde harekete geçer.

Bu yangınlar kader değil.
Bu yangınlar ihmalin ve duyarsızlığın sonucu.
Ve biz sustuğumuz sürece yanacak olan sadece ormanlar değil, geleceğimiz de olacak.

YETER ARTIK!

Biz, bu topraklarda yaşayan insanlar!
Biz, ormanın nefesini kendi nefesimiz bilenler!
Biz, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak isteyenler…
Artık SUSMUYORUZ!

Her yıl aynı yangın, aynı ihmal, aynı acı!
Her yıl binlerce hektar orman kül, binlerce canlı yok oluyor.
Ve sorumlular sessiz.

Biz söylüyoruz: Bu kader değil!
Bu, yıllardır süren ihmallerin, yanlış önceliklerin, duyarsız politikaların sonucudur.

Biz söylüyoruz: Orman sadece ağaç değildir!
Orman, kuşun kanadıdır, ceylanın yurdudur, çocuğumuzun nefesidir.
Orman yanarsa, biz yanarız!

Biz söylüyoruz: Kaynak var, bütçe var, ama irade yok!
Milyarlar lüks harcamalara akarken, doğa için bir damla merhamet gösterilmiyor.

Artık yeter!
Daha fazla yangın söndürme uçağı alın!
Orman köylerine destek verin!
Önleyici tedbirleri alın!
Hesap sorulsun, ihmal edenler yargılansın!

Bu çağrı sadece yetkililere değil, hepimize!
Doğayı korumak bir lütuf değil, görevdir.
Biz susarsak, yarın çocuklarımız nefes alamayacak.

Orman yanarsa, vicdan yanar.
Vicdan yanarsa, ülke yanar.

Bugün, şimdi, burada sesimizi yükseltelim.
Çünkü ormanların çığlığı, bizim çığlığımızdır.

Çünkü biliyoruz ki:
Bir kıvılcım büyürse ormanı yakar, ama bir yürek yanarsa dünyayı değiştirir!