Bayram geçti ama içimizde buruk bir tat bıraktı. Bayram ruhu hâlâ kalplerde yaşıyor ancak ekonominin rüzgârı bu ruhu biraz daraltıyor. Kurban paylaşmaktır ama paylaşmak için önce "kendi geçimimi nasıl sürdüreceğim?" sorusuna yanıt aranıyor.

Yine de umut kaybetmeden bir bayramı daha tamamlıyoruz. Kimse vazgeçmiyor sarılmaktan, paylaşmaktan, kapı çalmaktan. Belki memlekete gidebilen azdı ama insanlar gönülden gönüle köprü kurmayı başarabildi. Bayramda her şey tam değildi belki ama en azından hala “birlik” havası vardı.

Şimdi geriye dolapta birkaç et poşeti, mutfakta bir tepsi baklava ve kalbimizde bir dilek kaldı: İnşallah bir dahaki bayramda ne harçlık eksik olur ne yol parası.

Bu bayram sosyal medyada dönen eğlenceli tartışmalardan birisi de şu soruydu: “Bayramda ne keseceksiniz?

Cevaplar, klasik kurbanlıkla sınırlı kalmadı tabii. Ekonomik sıkıntıların gölgesinde halkın mizahi yetenekleri devreye girdi:

*'Kalitesiz insanlarla ilişkiyi keseceğim! '

*'Cahille muhabbeti keseceğim! '

*'Bayramda kredi kartı ekstresini keseceğim”...

İşin esprisi bir yana, 'Bayramda ne kesilmeli?' sorusuna bazı yanıtlar gerçekten düşündürücüydü.

Bir kullanıcı, “Bu bayram artık yalan kesilmeli” dedi. Başkası “Dedikodu kesilmeli, kalp kırmak kesilmeli” diye ekledi. Kimileri “bencillik kesilmeli”, kimileri de “gurur yüzünden küs kalmak kesilmeli” dedi.

Kısacası bu bayram kurbanlık kesen oldu, kesemeyen oldu ama görünen o ki hepimizin biraz öfkesini, ön yargısını, kibrini kesmeye ihtiyacı vardı. Çünkü bayram dediğin, sadece sofrada değil, insanın içinde de bir temizliktir.

Bayramlar toplumsal kucaklaşmanın yaşandığı önemli günlerdir. Bizim de toplumsal olarak kucaklaşmaya oldukça çok ihtiyacımızın olduğu bir gerçek...

Halkın demokrasiye ve halkı yönetenlere olan inancı gün geçtikçe sarsılıyor. Seçilmişler aracılığı ile halkın yönetimde söz sahibi olmasının önünde oluşan engeller ortadan kaldırılarak bu bayramdan sonra yeniden toplumsal kucaklaşma sağlanabilir. O zaman bayram, bayram gibi olur.