Öğretmen okulundaki Meslek Dersleri (Psikoloji- sıcaklık-Felsefe -Mantık) öğretmenlerimiz demişlerdi ki; “Okul, çevre ile bütünlük oluşturmalıdır. Okul, her zaman ve koşulda velilere açık olmalıdır. Okul-Öğretmen-Veli ilişkileri sürekli olmalıdır.

Atatürk, “Okul, genç dimağlara, (Burada da Kız-Erkek ayırmamı yok.) insanlığa hürmeti, millet ve memlekete muhabbeti, Şeref-i İstiklali öğretir.

Okullar sadece ÖĞRETME değil aynı biçimdeki EĞİTME ortamlarıdır.

Peki, bu eğitim ve öğretim alanları, bilim yuvaları, nesilleri taşıyacak olan ve sorumluluğu olan okullarda CİNSİYET AYIRIMI tipi ya da olabilirliği ortaya çıkan bir husus var mıdır?

Toplumu ortaya çıkaran KADIN ve ERKEK cinsleri, her alanda birdirler ve beraberdiler. Yaşamak için bu, bir gerekliliktir.

1) Cinslerden biri olmadan ikili olmaz! Biyoloji buna izin vermez!

2) Erkek, beden gücü olarak öncül olsa da kadının üretkenliği yaşam için olmazsa olmazdır.

3) Yaşamın her alanında kadın ve erkek ve hatta aynı işlerde çalışabilmektedir.

4) Sosyal olarak İNSAN gelişmelerin iki cinsin bir arada olmasıyla mümkündür. (İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşırlar.)

5) Evde, okulda, tarlada, uzayda kadın ve erkek birlikte güçlüdürler ve bu yaştadırlar.

6) Bilimin, teknolojik bu denli gelişmeler ve gelişmeye devam ettiği bu süreçteki cinsleri ayırmaya ilişkin gerekçesi “Talep” olamaz. (MEBakanı Yusuf Tekin “Kız ortaokulu açma gerekçesinde velilerin talepte bulunmadığı belirtilmişti.)

7) Yerimizi, tutumumuzu, planlarımızı açık kılmak zorundayız. Ya Atatürkçü Düşünceyi özümsemiş ve onu yaşam biçimi haline getirmiş, ulusalçı, ulusal belgee sahiplenen ve şanlı bayrağımızı göklerde dalgalandırma amacında olan nesiller yetiştireceğiz ya da bir yandan cinsiyet ayırımcılığı yapacak ve diğer yandan da orta çağda sona erecekna yol alacağız…

İkinci seçeneğe asla izin vermeyeceğiz.

Vatan Partisi bu konuda ülkelerde birkaç açılan KIZ ORTAOKULARININ kapanışını, bunun kurallara aykırı olduğunu belirterek dava açtı. Cumhuriyet Kadınları Derneği de basın açıklamaları aynı biçimde bu okulların Anayasaya, Milli Eğitim kanununa ve sosyal iletişim ve gelişmelere aykırı olduğu gerekçeleriyle dava açmış bulunuyor.

Okullar;

Siyasi iktidarların hallaç pamuğu yapabilecekleri kurumlar değillerdir. Hele hele EĞİTİM SİSTEMLERİ süreklilik isteyen alanlardır ve kurallarla korunmaktadırlar.

Emperyalistlerin Böl-Yönet politikalarına alet olmak yerine bizi orta çağ sağladığından kurtarma çabalarının ilk adımı olan ve ne yazık ki yine emperyalistlerin isteği üzerine kapatılan Köy Enstitülerinin çağa uygun olan formatlarını hayata geçirmeye çalışalım.

Yirmi birinci yüzyılda, akışın hızla ilerlemesi bu çağda “Önce Ulusal Bağımsızlık ve gerekleri sonra da dış dünyada huzur” stratejisiyle davranmak ÖDEVİMİZDİR ve SORUMLULUĞUMUZDUR!