(Bir Anma ve Direniş Yazısı)

Gidenler Haziranda Gittiler…
Şiirin, düşüncenin ve mücadelenin ayı: Haziran

Haziran, yalnızca güneşin kavurduğu bir ay değil. Aynı zamanda halkın, hakikatin, hayalin ve hüznün ayıdır. Her yıl bu ay geldiğinde yalnızca mevsim dönmez, yüreğimiz de burkulur. Çünkü nice büyük kalem, nice büyük yürek, nice emek ve bilgelik bu ayda toprağa düştü. Onlar artık yıldızlara yakın ama dizeleri hâlâ aramızda, cümleleri duvarlarda, fikirleri zihinlerimizde yankılanıyor.

Haziran, bu toprakların edebiyat ve düşünce atlasına kazınmış bir vedalar mevsimidir. Bu yazı, haziranda yitirdiğimiz o değerli insanların kaleminden süzülen sözlerle, onları anmanın ve anlamanın bir çabasıdır.

Haziran; ateşin, isyanın ve vedaların ayı... Bu aydınlık ayda, kara bir gölge gibi düşen ölümlerle yitirdik en güzel sözleri söyleyenleri. Ama onlar ölmedi; şiirleriyle, fikirleriyle, kalemleriyle yaşıyorlar. İşte haziranda toprağa karışan o yüce yüreklerden yazı…

Ahmet Arif der ki:
"Ve cellâdıma gülümserken çektiğim diş ağrısıdır,
İçimdeki cehennem yangınıdır,
Suskunluğum, anlıyor musun?"

O suskunluk değil, direnişti.
O söz, bir halkın sesiydi.
Ahmet Arif’in "Hasretinden Prangalar Eskittim"i hâlâ zindan duvarlarını dövüyor.

Nazım Hikmet, sürgünün şairi, halkın sesi:
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine..."
Bugün, onun özlemini kurduğu kardeşlik düşü hâlâ meydanlarda yankılanıyor.

Cemil Meriç, fikir işçisi:
"Fikirler, kanatlarını kitaplardan alır."
Bilincimizi kuşandıran bu söz, cehaletin karşısında hâlâ dimdik ayakta.

Peyami Safa:
Toplumun çözümünü bireyin ruhunda aradı. Yazdıklarıyla iç dünyamızda yolculuk ettik.
"Bir fikrin vicdanı olmazsa, zekâsı da olmaz."

Ahmet Muhip Dıranas, zarif mısraların ustası:
"Fahriye abla, günahkâr bir şehir gibi güzeldi."
Ama onun dizeleri de yeri geldiğinde bir başkaldırıydı, duygunun incelikli bir direnişiydi.

Cahit Zarifoğlu, mistik bir devrimciydi:
"Bir duvar yıkıldı içimde, taşlarıyla çoğaldım."
Onunla içsel devrimler yaşadık.

Ahmet Haşim, hayalin şairiydi ama satırlarında acı da vardı:
"Bir gün bana biri: 'Zaman nedir?' dedi.
Ben de dedim ki: 'Seninle geçmeyen her şey.'"

Haziran, zamanın acıtan yüzüdür.

Orhan Kemal, emekçinin kalemiydi:
"İnsanları seveceksin, hele işçileri..."
Onun karakterleri hâlâ sokakta, tarlada, fabrikada yaşıyor.

H. İzzettin Dinamo, savaşın ve umudun şairi:
"Ve her zaman devrim,
Bir çiçek gibi açar,
Kanın aktığı yerde."
Onun dizeleriyle hâlâ yürüyoruz barikattan barikata.

Mina Urgan, bir kadının devrimci sesi, bir halkın vicdanıydı:
"Ben yaşarken devrim olmadı. Ama ben öldükten sonra olacak. Ve ben yine de kazanacağım."
Evet, hocam, siz kazandınız. Bilimle, edebiyatla, direnişle...

***

Haziran, yalnızca bir ay değil; bir bellektir, bir ağıttır, bir mücadele çağrısıdır. Bu toprakların edebiyatını, şiirini, düşüncesini ve vicdanını sırtlayan bu insanlar, yalnızca yazmadılar; yaşadılar, direndiler ve öğrettiler. Onlar gittiler ama bıraktıkları iz silinmedi. Şimdi bize düşen, o izleri takip etmek, onların sesiyle daha gür haykırmak, daha derin düşünmek ve daha yürekli yazmaktır. Haziranda ölmek zordur; çünkü haziran, hafızadır.